Şafak (yani kızıllık) kaybolunca yatsı namazının vakti girer. Yatsı namazının kılınmasının efdal olduğu vakit, iki rivayetten birine göre gece nin üçte birine kadar; İkincisine göre ise gece yarısına kadar devam eder. Özür ve zarûret vakti ise ikinci tan doğuncaya (yani sabah namazı vakti girinceye) kadardır.
Yatsı namazının (Arapçada) iki adı vardır; Ateme vt ‘ışâ ’. Çünkü Hz, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Bedeviler bu namazınızın isimlendirmesi konusunda size baskın çıktı lar ve ona ‘ateme adını verdiler.
Dolayısıyla bu namazın asıl adı ‘ışâ’ iken bedeviler ona ‘ateme adını vermişler; sahabe de bu konuda onlara uymuştur.
Efdal olan, yatsı namazını erteleyip son vaktinde kılmaktır. Bu da iki rivayetten birine göre gecenin üçte biri; diğer rivayete göre ise gece ya rısıdır. Ancak kılınmasının en güzel olduğu vakit, batı ufkundaki beyaz lık kaybolup yerini karanlık aldığı zamandır ki bu ikinci şafaktır. Şu hal de yatsı namazı ya gecenin dörtte birine veya üçte birine ya da gece yarı sına kadar ertelenir. Ancak bütün tercihler, namazı kılacak kişi uyumadıgı sürece geçerlidir. Çünkü yatsı namazını kılmadan uyumak mekruhtur. Bir kimse, uykusunun geleceğinden endişe ederse onun için en güzeli, namazı kılıp öyle uyumaktır. Bundan dolayı İmam Şâfıî’ye göre yatsı namazı konusunda efdal olan onu vakit girer girmez kılmaktır.
Biz yatsı namazını ertelemenin daha güzel olduğunu söyledik; çünkü il/. Peygamber (s.a.v.) “ Yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktiriniz.” buyurmuştur.Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün gecenin üçte biri geride kaldıktan sonra (yatsı namazını kıldırmak üzere) odasından çıktı ve şöyle buyurdu:
“Ümmetime sıkıntı vereceğimi bilmesem yatsı namazını bu vakitte kılmalarını emrederdim. ”
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) bu namazı ertelemiş ve ümmetimi de ertelemeye teşvik etmiştir.