Teheccüd Namazı Nedir?

By | 24 Mart 2015

teheccud-namazi-nedir    Allâh (c.c.), gece ibadet edenleri Kur’ân’da zikrederek şöyle buyurmuştur:

“Nitekim onlar Allah’a ibadet için geceleri az uyumuşlar, seher vakitlerinde Allah’tan af dilemişlerdir. ”

“Yine onlar [gecenin derinliklerinde]yataklarından kalkıp hem İlâhi azaba mahkûm olma korkusuyla, hem de İlâhi rahmet ve merhamete nail olma umuduyla rablerineyakarırlar. ”

“[Haydi söyleyin bakalım] böyle biri mi hayırlıdır, yoksa geceleri kâh secde ederek, kâh kıyamda durarak Allâh’a ibadetle meşgul olan, âhirette hesap verme endişesi taşıyan ve rabbinin merhametine nâil olmayı uman kimse mı’?”

“Onlargeceleyin kalkıp kâh secde ederek, kâh kıyama durarak rablerine ibadet ederler.

“[Ey peygamber!] Geceleyin kalkıp sana mahsus olmak üzere namaz kıl. Rabbin seni pek yakında övgüye mazhar olup baş üstünde tutulacağın bir yere eriştirecektir. ”

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allâh kıyamet gününde öncekileri ve sonrakileri mahşer meydanında toplayınca bir tellal ‘Geceleriyataklarından kalkarak azap korkusu ve rahmet umuduyla rablerine ibadet edenler kalksınlar’ diye seslenecek. Bu çağrı üzerine az sayıda kişi ayağa kalkacak. Sonra tellal, “Ticaret ve alışverişin kendilerini Allah’ın zikrinden alıkoymadığ kimseler ayağa kalksınlar” diye seslenecek. Yine az sayıda kişi ayağa kalkacak. Sonra tellal, ‘Yalnız başlarına ve insanlar arasında Allâh ’ı her daim övenler ayağa kalksınlar’ diye seslenecek. Yine az sayıda kişi ayağa kalkacak. Sonra diğer insanlar yaptıklarından dolayı hesaba çekilecekler.”

Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

‘Sahuryemeği ile gündüz orucu için; gündüz uykusu ile de gece ibadeti için güç kazanın. Uyumayı alışkanlık haline getiren kişi ziyan eder. Gece boyunca uyunan kişinin kulağına şeytan işemiş demektir. ”

Hz. Peygamber (s.a.v.) bazen tek bir âyeti sabaha kadar tekrarlayıp dururdu. Aişe (r.a.) şöyle demiştir:

Allâh Rasûlü (s.a.v.) bir gece uyudu ve teni tenime değdi. Sonra “Aişe!Bu gece rabbime ibadet etmem için bana izin verir misin?” dedi.
“Vallahi, ben, senin benim yanımda olmanı isterim; ama senin arzunu kendi arzuma tercih ederim” dedim. Sonra kalkıp Kur’ân okudu ve öyle ağladı, öyle ağladı ki gözyaşlanyla omuzları ıslandı. Sonra yine okumaya ve ağlamaya devam etti ve gözyaşlanyla iki yanını tamamen ıslattı. Sonra okumaya ve ağlamaya devam etti ve gözyaşları yeri ıslattı. Bir süre sonra Bilâl gelerek “Anam babam sana feda! Allâh senin günahlannı bağışlamadı mı?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Bilâl! Ben rabbine şükreden bir kul olmayayım mı? Bu gece bana şu âyet indirildi” dedi:

‘Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde ve sürelerinin uzayıp kısalmasında Allâh ‘in kudret ve azametini gösteren nice deliller vardır ki bunları ancak akl-ı selim ve sağduyu sahibi kimseler anlar. Nitekim bu kimseler kâh ayakta, kâh oturur vazi¬yette, kâh yatar halde iken [yani her hâlukârda] Allâh’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve ‘Rabbimiz’ derler, ‘Sen bu kâinatı boş yere yaratmadın. Senyüceleryücesisin. Bizi cehennem ateşinden muhafaza buyur. ”»

Âişe (r.a.) şöyle demiştir:

“Ben, Allâh Rasûlü’nün yaşı ilerleyinceye kadar gece namazlanndan hiçbirini oturarak kıldığını görmedim. Yaşı ilerleyince oturarak kılmaya başladı. Okuduğu sûreden otuz veya kırk âyet kalınca kalkıp ayakta tamamlar sonra rükû ederdi.”

Ya’mer b. Bişr şöyle demiştir:

Yatsı namazından sonra Abdullah b. Mübarek’in kapısına geldim ve onu namaz kılarken buldum. İnfitar Sûresi’ni okuyordu. “Ey insan! Neydi seni cömert rabbin hakkında aldatan” âyetine gelince onu tekrar tekrar okumaya başladı ve gecenin epeyce bir bölümü böyle geçti. Tan doğunca yine yanma geldim ve baktım ki aym ayeti okumaya devam ediyor. Sabah vaktinin girdiğini görünce okumayı kesip namazı tamamladı ve “Ya Rab! Senin hilmin ve benim anlayışsızlığım; senin hilmin ve benim anlayışsızlığım” dedi.

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kış mevsimi, mü’mimin baharıdır. Gündüzleri kısa olduğu için oruç tutar; geceleri uzun olduğu için namaz kılar. ”

İbn Mes’ûd şöyle demiştir:

“Kur’ân’ı bilen kişinin, insanlar uyurken gecesini değerlendirmeyi, insanlar oruç tutmazken gündüzleri oruç tutmayı, insanlar gülerken ağlamayı, insanlar haramı helâli birbirine kanştırırken haramlardan kaçınmayı, insanlar çalım satarken mütevazı ve vakur olmayı, insanlar sevinirken üzülmeyi ve insanlar lüzumsuz konuların lakırdısını ederken susmayı bilmesi gerekir.”