Zekât Kimlere ve Nerelere Verilir?

By | 9 Şubat 2015

zekat-kimlere-ve-nerelere-verilirTevbe Sûresinin 60. âyet-i kerimesinde zekâtın kimlere verileceği meâlen şöyle bildirilir: “Zekâtlar Allah’tan bir farz olmak üzere fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâma ısındırılacaklara verilir. Kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalmışların uğrunda harcanır…”

Ayet-i kerimede sekiz sınıf zikredilmektedir ki, sırasıyla şöyledir: Fakirler ve miskinler:

Fakir, zekât verebilecek kadar nisap miktarı malı olmayan, geliri ihtiyaçlarını karşılamayan ve geçimine kâfi gelmeyen kimsedir. Miskin ise, hiçbir malı ve geliri olmayan yoksuldur.

Bir fakire veya miskine zekât, ihtiyacını karşılayacak, borcunu ödeyecek ve onu muhtaç durumdan kurtaracak kadar verilir. Bir fakiri zekât parasıyla zengin kılmak, borcundan ve ihtiyacından fazla nisap miktarını bulacak miktarda zekât vermek mekruhtur.
Zekât işinde çalışanlar:

İslâm devletinde zekât devlet eliyle toplanır. Zekâta tâbi olan malın tespiti, ne kadar verileceği, toplanması, depolanması ve muhafaza
edilmesi devlet tarafından vazifelendirilen kimseler tarafından yapılır. Bu işte çalışanlara da zekâttan bir hisse verilir. Bunlar fakir olmasalar da hizmetleri karşılığında verilen bu hisse kendilerinin hakkıdır.

Kalpleri İslama ısındırılacaklar:

“Müellefe-i kulûb” olarak bilinen bu kimseler, kalpleri İslâma ısındırılmak istenen, kötülüklerinden emin olunmaya çalışılan veya herhangi bir şekilde Müslümanlara faydası dokunması umulanlardır. Hanefi mezhebi fakihleri, Hz. Ömer’in (r.a.) bir içtihadına dayanarak bu maddenin Peygamberimizden (a.s.m.) sonra uygulamadan kalktığını ifade ederler.

Hanbelî mezhebi âlimleri ise müellefe-i kulûb hükmünün bâki olduğunu belirterek, bu kabil kimselere de zekâttan pay ayrılabileceğini söylerler. Çağdaş İslâm âlimlerinin bazıları da zamanımızda bu sınıfa dahil olabilecek kimselerin bulunduğunu belirterek, belli bir nisbette müellefe-i kulûb için zekâttan pay ayrılmasının lüzumunu dile getirirler.

Köleler:

Bir bedel karşılığında serbest bırakılmak üzere efendisiyle anlaşma yapmış köle ve cariyelerdir. Bugün ferdî mânâdaki kölelik dünyadan bütünüyle kalkmıştır. Buradan, İslâmm insan haysiyet ve şerefine, onun hürriyet ve hakkına ne kadar değer verdiği görülmektedir.
İslâm her vesile ile insan yaratılışına aykırı düşen kölelik gibi bir âdetin kaldırılması için en büyük bir ibadet ve yardımlaşma olan zekât müessesesini bu meselede destek kılmıştır.

Borçlular:

Borçlu, borcundan başka nisap miktarı malı olmayan kimsedir. Yiyecek, içecek, giyecek gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanan, yangın, sel ve deprem gibi bir felâkete maruz kalan, hastalanan veya bu yüzden borçlanan kimseler muhtaç durumda bulunuyorlarsa, ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda zekât verilir.

Evlenmek, çocuğunu evlendirmek, ev yahut ev eşyası almak gibi meşru bir sebep ve ihtiyaç dolayısıyla borçlananlar da zekât verilecek borçlular sınıfına girerler. Zekât verirken borçlular diğer fakirlerden daha önce düşünülürler.

Yolda kalmış olanlar:

Cihat, hac, rızık temini ve ilim tahsili gibi sebeplerle memleketinden ayrılan ve gurbette muhtaç hale düşen kimseler bu gruba girer.
Bunlar aslında zengin olmakla birlikte, sadece o an sıkıntıya düşmüşlerse, ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda; fakirseler fazla miktarda zekât verilebilir.