Yolculukta Namazın Kısaltılması

By | 1 Nisan 2015

yolculukta-namazin-kisaltilmasi     Uzun bir yolculuğa çıkan kişi, köyünün evlerinden veya kavminin çadırlarından öteye geçince dört rekâtlık namazlarını kısaltarak iki rekât kılabilir. Uzun yolculuğun ölçüsü on altı fersahlık bir yoldur ki kırk sekiz mile karşılık gelir. Bu mesafede bir yolculuğa çıkan kişi gidiş ve dönüşte namazlarını kısaltarak kılabilir.

Bir şehir merkezine veya daha küçük bir yerleşim yerine girip yirmi iki vakit namazını kılacak bir süre zarfında orada ikâmet etmeye karar verirse namazlarını tam kılar ve mukim (yolcu olmayan kişi) hükmünde olur. Yirmi bir vakit kılacak kadar kalmaya karar verdiğinde ise Ahmed b. Hanbel’den iki görüş nakledilmiştir. Bundan aşağısında ise namazlar kısaltılabilir.
Bir yerleşim yerinde konaklasa, ne zaman yola çıkacağını da bilemese ve belirli bir karan da olmasa, tam aksine “Ha bugün ha yarın çıkacağım” dese orada namazlannı kısaltarak kılar. Çünkü nakledildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’de on sekiz veya on beş gün kalmış ve bu süre zarfında namazlarını kısaltarak kılmıştır.

İmran b. Husayn’m şöyle anlattığı nakledilmiştir:

Allâh Rasûlü (s.a.v.) ile birlikte Mekke’nin fethinde bulundum. İki rekâttan fazla kılmıyor ve şehirlilere “Siz dört rekât kılın, biz yolcuyuz” diyordu.
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) Tebük’te yirmi gün kalmış ve namazları kısaltarak kılmışlardır.

Sahabe de böyle yapardı. Enes b. Mâlik şöyle nakletmiştir:
Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) ashâbı Ramehürmüz’de on yedi gün kalmışlar ve namazlarını kısaltmışlardır.
Yine nakledildiğine göre İbn Ömer (r.a.), Azeybaycan’da altı ay kalmış ve namazlarını hep iki rekât olarak kılmıştır.
Şehrin sınırları içinde bulunan bir gemide bulunup gemi henüz hareket halinde değilken namaza mukim olarak başlasa, sonra kaptan gemiyi  hareket ettirse ve namaz, bitmeden şehrin sınırlarının dışına çıksa o na mazı tamamlaması gerekir.

Kaza namazı kılıyorsa kısaltamaz. Çünkü o namaz, zimmetinde dört rekât olarak sabit olmuştur. Yolculuk ise ancak vakit namazlarının edasında etkili olur.Kısa kılma niyetiyle namaza başlasa ve namazda iken mukim olmaya karar verse tamamlar. Namaza, mukim olarak başlasa ve namazda iken yola çıkmaya niyet etse yine tamamlar.Günah işlemeyi tasarlayarak veya (mubah dairesi dışında bir) eğlence için yola çıkmışsa yolculuğun kolaylaştırıcı hükümlerinden/ruhsatlarından faydalanamaz. Yolculuk ruhsatlarından faydalanabilmek için ya hac ve cihad gibi bir yükümlülüğü yerine getirme amacı taşımalı, ya da ticaret yapmak ve borçlusundan alacağını talep etmek gibi mubah bir gayesi olmalıdır. Günah işlemeyi tasarlayan kişiye seferin kolaylaştırıcı hükümlerinden istifade etme imkânı tanırsak rabbine karşı günah işlemesine ve kendisini helâk etmesine destek olmuş oluruz. Çünkü kişinin helâk olması rabbine isyan etmesine; selâmette kalması ise rabbine itaat etmesine bağlıdır. Bundan dolayı günah konusunda biz ona imkân tanımaz ve işini kolaylaştırmayız; aksine onu bundan men eder ve gücünü tüketmeye çalışırız.
Ahmed b. Hanbel’e göre yolculukta namazı kısaltmak, tam kılmaktan daha faziletlidir. Fakat orucu tutma ve tutmama konusunda kişinin tercih hakkı olduğu gibi, namazı tam kılma veya kısaltma konusunda da tercih hakkı vardır. Ancak bütün bu konularda Allâh’ın mhsatlannı kabul edip kolaylaştırıcı hükümlerine uymak daha güzeldir.
Böyle durumlarda namazı tam kılmak ve oruç tutmak, kendini beğenme ve yüceltme anlamı taşır; namazı kısaltmak ve oruç tutmamak ise nefsini ezme ve ibadeti tam yapmak sûretiyle olan azimeti terk etmeye zorlama anlamım ifade eder. Tek başına bu sebep bile namazı kısaltma ve onıç tutmamanın daha faziletli olmasını gerektirir. Üstelik Hz. Peygamber’e (s.a.v.) “Güvene kavuşmuş olmamıza rağmen neden namazı kısaltıyoruz ki!” diye sorulunca şöyle buyurmuştur;
“Bu Allâh ’m kullanna bahşetmiş olduğu bir ihsandır. Size yakışan O’nun ihsanım kabul etmektir. ”
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;

“Allâh azimetlerinin yapılmasını sevdiği gibi ruhsatlarının yapılmasını da sever. ”

Doğrusu bir kişi haram lokma yemek, sarhoş edici maddeler içmek, ipek elbise giyinmek, zina etmek, (eşiyle veya bir başkasıyla) ters ilişkide bulunmak ve itikad konularında yanlış inancı benimsemek gibi nice büyük günahı pervasızca işleyip dururken yolculukta namazı tam kılıp oruç tutması ve Allâh’ın ruhsatlarını terk etmesi şaşılacak şeydir!