Abdullah ibn Abbâs (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Rasulullah (sailailâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Sizden birisi yemek yediği zaman elini yalamadıkça onu silmesin.”
Peygamberimiz zamanında yemek yeme tarzı ve âdabı ile zamanımızın yemek yeme şekil ve âdabı birbirinden farklıdır. Yemek levazımı ve teferruatına ait içtimai görenekleri birbirleri ile ölçülemeyecek derecede değişiktir. Peygamberimizin sahâbîleri, ateşte pişmiş yemek yüzü pek az görürlerdi. Pek çok vakitleri arpa kavutu, hurma, süt gibi ele bulaşmayan şeylerle gıdâlanırlardı. Yanlarında mendilleri ve silecek bezleri de bulunmazdı. Bu derece yokluk ve yoksulluk içinde yaşayan, harb ve cihâd meydanlarında sudan mahrum bulunan bir cemiyet fertleri, ara sıra yedikleri bir et yemeğinin parmaklarındaki bulaşığını ne ile giderebilirlerdi? Elbette ya kendisi yalayarak yahut devesine yalatarak izâle edecekti. Arkasına giydiği ihramına sürecek değildi. İşte Rasulullah harp ve gaza meydanlarında ara sıra sıcak yemek yüzü gören gazilere bulaşık parmaklarını ihramlarına dokundurmadan iyice yalamalarını tavsiye etmiştir.
Bizim Türkçemizde “bal tutan parmağını yalar” diye bir atasözümüz vardır. Bal tutan parmağın yalanması ayıplanmayıp da iyice temizlenmiş olan bir elin yemek yenen parmaklarını yalamak o devrin İçtimaî hayat ve zaruretleri üzerine yalanması neden çirkin görülsün? Bunun bu devirlerde hoş görülmemesi yukarıda işaret ettiğimiz yaşama tarzlarının farklı olmasındandır. Yoksa zarurete dayalı İçtimaî bir hakikat olması böyle bir ayıplamaya müsait değildir.
Şu da hatırdan çıkarılmamalıdır ki, normal zamanlarda riâyet olunan İslâm yemek âdabı, yemeğin hem önünde, hem de sonunda ellerin iyice yıkanıp temizlenmesi esâsıdır. Sonra bu temizlik yalnız ellere inhisar etmeyip dişten tırnağa kadar bütün vücûdun tertemiz tutulması ve namazlar vesilesi ile günde beş defa muayyen uzuvların yıkanıp temizlenmesi esasen zamanlar geçse de eskimeyecek en ulvî temizlik ve medeniyet örnekleridir.Netice olarak deriz ki; bu derece ileri bir temizlikten sonra zaruretlerden dolan, tertemiz parmaklarla yemek yenince o parmakları yalamakta sıhhat ve âdâbı’ tasından bir sakınca görülmemelidir. Çünkü o parmaktaki artık da yenilen yen» ten bir parçadır. Kaldı ki insanlığın büyük kısmı bu gün dahi Peygamber devrinde sâde maişet seviyesinden de aşağıda ve hatta zaman zaman açlık tehlikeleri ile kar karşıyadır. Bu sebeple yüce Peygamber’in düşen lokmayı alıp temizleyerek yeme; çanağın dibinde kalan artığı sıyırmak, parmaklardaki artığı yalamak gibi tavsiyemam. son derece önemli ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyecek öğütlerdir. Bu öğütlen:: azametini insanlık ailesinde müreffeh ve her türlü imkânlar ve nimetler içinde lebe bir hayat süren sınırlı zümreler hakkıyla göremezler