Vakıa Suresi’nin Meali

By | 29 Eylül 2014

FUSSİLET SURE-İ ŞERİFESİNİN FAZİLETİ1 – Olacak vak’a olduğu zaman
2 – Onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur.
3-0, alçaltıcıdır, yükselticidir.
4 – Yer şiddetle sarsıldığı
5 – Dağlar serpildikçe serpildiği
6 – Dağılıp toz duman haline geldiği
7 – Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman
8 – Sağın adamları (var ya) ne mutludurlar onlar!
9 – Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
10 – Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
11 – İşte o yaklaştırılanlar,
12 – Nimet cennetlerindedirler.
13 – Çoğu önceki ümmetlerden,
14 – Birazı da sonrakilerden.
15 – (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
16 – Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.
17 – Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.
18 – Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.
19 – Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
20 – Beğendikleri meyvalar,
21 – Canlarının çektiği kuş etleri,
22 – İri gözlü hûriler,
23 – Saklı inciler gibi,
24 – Yaptıklarına karşılık olarak verilir.
25 – Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
26 – Duydukları söz, yalnız «selam» dır.
27 – Sağın adamları, nedir o sağın adamları!
28 – Dalbastı kirazlar,
29 – Meyva dizili muzlar,
30 – Uzamış gölgeler,
31 – Fışkıran sular.
32 – Pek çok meyva arasında,
33 – Tükenmeyen ve yasaklanmayan
34 – Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.
35 – Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık).
36 – Onları bâkireler yaptık.
37 – Hep yaşıt sevgililer,
38 – Sağın adamları içindir.
39 – Bir çoğu öncekilerdendir.
40 – Bir çoğu da sonrakilerdendir.
41 – Solun adamları, nedir o solcular!
42 – İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar şu içinde,
43 – Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.
44 – Ki ne serindir, ne de faydalı.
45 – Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.
46 – Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.
47 – Ve diyorlardı ki: «Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra.
biz mi bir daha diriltileceğiz?»
48 – «Önceki atalarımızda mı?»
49 – De ki: «Öncekiler ve sonrakiler»
50 – «Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.»
51 – Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!
52 – Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
53 – Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız.
54 – Üstüne de kaynar su içeceksiniz.
55 – Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.
56 – İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.
57 – Biz sizi yarattık; tasdik etmeniz gerekmez mi?
58 – Attığınız meniyi gördünüz mü?
59 – Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
60 – Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.
61 – Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz
bir yaratılışta tekrar var edelim diye (böyle yapıyoruz).
62 – Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
63 – Ektiğinizi gördünüz mü?
64 – Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
65 – Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.
66 – «Doğrusu borç altına girdik.»
67 – «Doğrusu, biz yoksul bırakıldık» (derdiniz).
68 – İçtiğiniz suya baktınız mı?
69 – Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
70 – Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!
71 – Bir de o çaktığınız ateşi gördünüz mü?
72 – Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
73 – Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
74 – Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt.
75 – Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim.
76 – Bilirseniz bu büyük bir yemindir.
77 – O, elbette şerefli bir Kur’ân’dır.
78 – Korunmuş bir kitaptadır.
79 – Ona temizlenenlerden başkası el süremez.
80 – (O), âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
81 – Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82 – Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
83 – Can boğaza dayandığı zaman
84 – Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.
85 – Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
86 – Eğer cezalandırılmayacak iseniz,
87 – Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.
88 – Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,
89 – Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90 – Eğer O, sağın adamlarından ise,
91 – «(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!»
92 – Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
93 – İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
94 – Ve cehenneme atılma vardır.
95 – Kesin gerçek budur işte.
96 -Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle teşbih et.