Sıkıntıdaki Kişiye Onun Allah’ın Kulu Olduğunu Hissettirmek

By | 4 Kasım 2014

SıkıntıZamanlarındaOkunacakDuaPeygamber’in -sallallâhu aleyhi vesellem- buyurduğu gibi: “Mü’minin durumu ne kadar hayret vericidir. Her durumu onun için hayırlıdır. Bu ancak mü’min içindir. Ona bir nimet ulaşırsa şükreder, bu onun için hayırlı olur. Başına bir sıkıntı gelse sabreder, bu da onun için hayırlı olur.”

Açıklama:

Yüce Allah kullarını ancak imtihan ve sınav için yaratmıştır. Onlardan nimet içinde olanın kulluğu olan şükrü, belaya düçar olanın kulluğu olan sabrı ortaya çıkartır. Bu da ancak Allah’ın (c.c.) kula değişik haller vermesiyle gerçekleşir. Böylece kulun Allah’a (c.c.) kul olduğu ortaya çıkar. Kişi mü’min ise her halükarda karlı çıkar. Nimet içindeyse şükreder, bu onun için hayırlı olur, sıkıntı içindeyse sabreder, bu da onun için hayırlı olur. Hz. Kur’an ve hadisten deliller musibetlerin, acıların ve hastalıkların insanlığın bir parçası olduğunu, Allah’a (c.c.) kulluklarının tahakkuk etmesi için bunun şart olduğunu göstermektedir. Hz. Allah şöyle buyurmuştur: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele ! O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler.İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” (Bakara, 155-157). “Bela ve musibet” insanın hoşuna gitmeyen her şeyi kapsar. Nitekim Ömer -radıyallâhu anh-, pabucunun parmaklar arasına giren kısmı kopunca, “Innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” (Biz Allah’a aidiz ve yine O’na döneceğiz) demiş, sonra “Hoşuna gitmeyen her şey musibettir.” demiştir.

Bir zat şöyle demiştir: “Belalar olmasaydı asillerin sabırları ve adilerin tahammülsüzlükleri bilinemezdi.