Kur’an ve Korunması

By | 20 Aralık 2013

kurani-kerimin-ilk-muhafizlari

Kur’an ise Peygamberimiz Muhammed (sav)’e gönderilmiştir. Vahiy (melek, Cebrail) vası­tası ile Allah tarafından gönderilmiştir.

Bu vahiy, bazen insan suretinde, bazen de arı uğultusu, çan sesi gibi sesler getirdi. Birkaç defa da Cebrail kendi suretinde gelmiştir.

İnsan suretinde de gelirdi. Ekseriya Allah Rasulü’nün ashabından Dıhyetü’l Kelbî suretinde gelirdi. Arı uğultusu, çan sesi gibi acaip sesler içinde gelmesi en ağır olanı idi. Hz. Ömer (ra) ri­vayet eder ki:

 

“Birgün bu şekilde Peygamberimiz’e vahiy gel­di, devenin üstünde idi. Deve derhal çöktü devenin kemiklerinin çatırdadığını duydum.”

 

Bu şekilde vahiy geldiğinde en soğuk gün­lerde bile mübarek yüzünden, vücudundan bu­ram buram ter akardı. Vahiy geldiği zaman, çevresiyle, yanında bulunanlarla irtibatını keser, hiç konuşmaz, vahiy gidince Allah’tan gelen ayetler hemen yazdırır, kendisi de hiç unutmazdı.

 

Gelen ayetlerin hangi sureye, nereye yazdırılacağını bildirir. İsteyen kimselere vahiy katipleri yazıp verirlerdi. Hafızlar da ezberlerdi.

 

Ramazanda o zamana kadar nazil olan ayetler, Peygamberimiz (sav) ve Cebrail huzu­runda okunurdu. Ramazanda camiilerde muka­bele okunması bu sünnetten doğmuştur.

 

Peygamberimiz (sav)’in vefatı senesinde huzurlarında iki defa mukabele şeklinde hatmedilmiştir. Ancak iki kap arasına alınmamıştı. Çün­kü Peygamberimiz hayatta iken yeni vahiy, ayet gelebilirdi.

 

Allah Rasulü vefat ettikten hemen sonra ya­lancı peygamberler ve mürtedlerle muharebede 70’den fazla hafızın şehid olması üzerine Hz. Ömer (ra)’in teklifi üzerine Kur’an ayetlerini iki kap arasına almak için vahiy katip Zeyd b. Sabit (ra) başkanlığında bir heyet kuruldu. İki kap arasına alınması kararlaştırıldı. Çünkü Allah Rasulü (sav) vefat etmiş, artık vahiy gelme ümidi yoktu.

 

Vahiy katiplerinde yazılı, hafızların ezberinde olduğu halde Kur’an’da (Kâdı Beydavî’nin bildirdiğine göre) 6666 ayet bulunmaktadır. Allah Rasulü’nün senesinde Allah Rasulü’nün huzurunda vahiy katiplerinden yazdırıp aldığına dair her ayet için iki şahid getirilmesi şart konulmuştur.Bu suretle iki kap arasına alınmıştır.Hiçbir kitaba gösterilmeyen en büyük ihti­mam Kur’an’a gösterilmiştir. Allah tarafından gönderilmesinde ve nazil olduğu gibi yazılarak, iki kap arasına alınmasında en küçük şüphe yok­tur.

 

İki kap arasına alınmasına en büyük ihti­mam gösterilmiştir. Bunun için Osmanlı devrinde Şeyhülislamlık müessesesi içinde mushafları tet­kik ve koruma heyeti kurulmuştur. Bu müessese Türkiye Cumhuriyeti, diyanet işleri başkanlığı ça­tısı altında devam etmektedir. Mer’i kanuna gö­re, Türkiye’de basılacak, yayınlanacak ve satıla­cak her Kur’an, mutlaka bu heyetin tetkikinden geçecek ve yanlışlık yoksa mühürleyip piyasaya sürülmesine izin verecek.

kuran

Kur’an’ın, Allah’tan geldiği gibi korunmasını sağlayan bir müessese de hafızlık müessesidir. Yurdumuzda ve İslam aleminde yüz binlerce hafız yetişmiştir.

Bugün Kur’an’ı baştan sonuna kadar bir oturuşta ezbere okuyan hafızlar yetişmiştir. Bundan 5-6 sene önce İstanbul Bayrampaşa, Yeşil Camii Kur’an Kursu’nda yetişen bir hafız yavru­muz, Mekke’de, Müslümanlar arası hafızlık yarışmasında üç buçuk saatte ezbere Kur’an’ı baştan sonuna kadar okumak suretiyle dünya birincisi olmuştur.

Bugün öyle hafızlarımız var ki Kur’an’ı ez­bere tersine yani sahifenin alt ayetlerinden yuka­rıya doğru okuyabilmektedir. Yine Kur’an’ı ezbere yanlışsız yazacak hafızlar yetişmiştir.