Cin konusunda insanlar arasında büyük cehalet var. Aydın geçinenlerimiz Çin’i tamamen inkar etmektedir, yok saymaktadı.
Cahil halkımız ise cinler olağanüstü kuvvetler olarak kabul etmektedir. Cahillere göre cin insanların vücuduna girer, gaybı bilir. İneği, öküzü, eşyası çalınsa, cini gördüklerini topladıklarını ve cinler vasıtası ile gaybı öğrendiklerini iddia eden adamlara giderler. Onların dediklerine inanırlar, aydınlarımızın bir kısmı kasten inkar etmektedir. Hatta İslam’ı savunma gayesiyle inkar yoluna sapmaktadır.
Mekke ile Mina arasında bir mescid (camii) Peygamberimiz (sav) burada iken bir kısım cinler geldi. Kur’an’ı dinledi ve Müslüman oldu. İşte bu mekanda camii yapıldı. Adına “Cin Mescidi” dendi. Cin suresindeki ayetler bu olayı bize anlatmaktadır:
Rasulüm de ki:
“Cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyipte söyledikleri vahyolundu. Biz gerçekten doğru yola ileten harikulade güzel bir Kur’an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.”
Kur’an-ı Kerim’e göre Cin ateşten yaratılmıştır:
“O (Allah) cinleri öz ateşten yarattı.”
Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi cinler ateşten yaratılmış ve bir kısmı Kur’an’ı dinleyerek ve Peygamberimiz’e gelerek müslüman olmuşlardır. Yüce Allah, insanlar hitap ettiği gibi cinlere de hitap eder:
“Ey cin ve insan topluluğu…”
İnsanın yaratılma gayesi gibi cinin yaratılma gayesi de Allah’ı tanıması ve O’na ibadet etmesidir.
“Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Cinlerin mahiyetleri, faaliyetleri neler yaptıkları konusunda elimizde sahih bilgi çok az.
Cinlerin gaybı bilmediğini şu ayet beyan etmektedir:
“Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki, cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.”
Süleyman (as) vefat edince naşının uzun süre asasına dayanarak ayakta kaldığı anlaşılmaktadır. Cinler, Hz. Süleyman’ın öldüğünü anlamadıkları için çalışmaya devam ettiler ne zaman ağaç kurdu sopanın içini yiyip düşünce Hz. Süleyman’ın öldüğünü anladılar, yaşamadığını anladılar. Çalışmayı bıraktılar. Ancak cinlerin bilgi alanı daha geniştir. Ama tam gaybı bilmezler.
Sahih hadislerden anladığımıza göre mü’min cinler Peygamberimiz’le zaman zaman buluşur, aralarında ihtilaf olursa halini isterlerdi. Peygamberimizin ayakkabısını taşıyan Abdullah b. Mes’ud rivayet eder:
Biz kırda iken gökyüzünde bir takım gölgeler gözüktü, Allah Rasulü şöyle buyurdu:
“Cinler, benimle görüşmek istiyor. Siz çizdiğim dairenin dışına çıkmayın. Ben onlarla görüştükten sonra dönerim” dedi. Bizden uzaklaştı, gölgeler etrafını sardı. Anladık ki, bunlar müslüman cinler, Allah Rasulü (sav)’den dini öğreniyor. Sonra namaz kıldık, bir takım gölgeler arkamızda saf tuttular.
Yine başka bir zaman kırda iken Peygamberimiz namaz kıldırmaya başladı. Biz de arkasında cemaat olduk. Bir takım gölgeleri de bizim yanımızda, arkamızda saf tuttular. Anladık ki bunlar müslümanlar.
Yine birisinde Peygamberimiz (sav) kıra çıktı, uzun müddet gelmedi. Biz telaşlandık, gelince sorduk. O ise şöyle buyurdu:
“Cinlerin arasında ihtilafı halletmek çok uzun sürdü.”