İlmin Sünnetleri

By | 11 Şubat 2015

İlmin Sünnetleriİlmin Sünnetleri

İslâm kadar ilme önem veren başka bir din yoktur. Kur’- an-ı Kerim’de sadece ilim kelimesi yüzbeş defa zikredilir. Bu kökten gelen diğer kelimelerle birlikte bu sayı sekiz yüz elli dokuzu bulur. Ayrıca “akıl, fikir, zikr” gibi kelimeler Kur’an-ı Kerim’de çok zikredilir.

İslâm’a göre ilim ve hikmet müminin kaybolmuş malıdır; mümin, yerine ve söyleyene bakmaksızın onu nerede bulursa alır. Her fenalığın, hatta küfür ve şirkin de başı bilgisizlik ve cehalettir. Küfrün ne demek olduğunu bilen bir kimse kafir olmaz. Şirkin ne demek olduğunu bilen, başkalarını Allah’a ortak koşmaz, Allah’tan başkasına ibadet etmez. Bunun için­dir ki Kur’an-ı Kerim’de “Şakın ha cahillerden olma” (En’âm 35) buyurulmuştur. Kur’an-ı Kerîm’in açıkça ifade ettiğine göre “Kulları içerisinde Allah’tan ancak âlimler korkar.” (Fâtır 28)

Kur’an-ı Kerîm’de ilmin her çeşidi övülmüş, bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacağı açıkça belirtilmiştir: “Hiç bi­lenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer 9)

İslâm ilmin, âlimin ve ilim yolcusunun değerini yükselt­miştir. Kur’an-ı Kerîm’de: “Allah, içinizden iman edenlerle kendilerine ilim verilenlerin değerini yükseltir” (Mücadele 15) buyurulur.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem de hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “İlim tahsil etmek maksadıyla bir yola giden kimseye Allah Teâlâ cennet yolla­rını açar. Melekler, ilim tahsil edene karşı memnuniyetleri ve tevâzûlerı sebebiyle kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yer­de olan her şey, hatta su içindeki balıklar, âlim için Allah’tan rahmet diler. Âlimin, bilmeden ibadet eden kimseye üstünlü­ğü, on dördündeki ayın, görünen diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne altın ne de gümüş bırakmışlardır, onlar miras olarak sadece ilmi bırakmışlardır. Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir.”

“Kim ilim tahsil etmek için (evinden veya yurdundan) çıkarsa geri dönünceye kadar Allah yolundadır.”

“Alimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halife­leridir. Onlar benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir.”

İslâm’da ilim, Allah’ın rızasını kazanmak ve amel etmek için öğrenilir. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesel­lem, dualarında; “Allah’ım, bana öğrettiklerinle beni faydalan­dır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır. Faydasız ilimden Allah’a sığınırım.” buyururdu.

Görülüyor ki, dünya ve ahiret saadetinin anahtarı ilim­dir. İlim amellerin en faziletlisidir. Yukarıdaki emir ve sözle­rin ışığında İslâmiyet’le ilim birbirinden ayrılmaz iki şeydir demek mümkündür.

Dünya, ahiretin tarlası ve Allah’a giden yolun başlangı­cıdır. Dünya düzenini ayakta tutmak için bildirilen bir takım düsturlar vardır. İşte bu dünyada insanların ekonomik, sos­yal, dinî ve dünyevî bütün durumlarını düzenleyici ve insan­ları birleştirici kuvvet sadece ilim yoluyla kazanılır.

İlim, nefisleri helâk edici ahlaksızlıklardan temizler; in­sanları aydınlatarak güzel ahlâka kavuşturur ve ahiret yolu­nun aydınlanmasını öğretir. İlim, Allahü Teâlâ’nm kemâl sıfa­tıdır. Peygamberlerin ve meleklerin şerefi ilimden gelmekte­dir. Allah’ın huzuruna ilimle gidilir. İlim tek başına faziletin de kendisidir.

Âlim ise, bilmeyen kalabalığa gerçek ve doğru yolu gös­terici olması bakımından “Rabbinden sana indirilen gerçek­leri insanlara bildir” (el-Maide: 5/67) İlâhi emrine muhatap

olan peygamberin izindedir.

İLMİ GİZLEMEK

Âlimler sahip oldukları ilimleri başkalarına aktarmak zorunda mıdırlar? Başka bir deyimle, ilmi gizlemek, kınanan ve suç sayılan bir iş midir?

Kur’an-ı Kerîm’de bu konuda Yahudi ve Hristiyanlarla il­gili olmak ve hükmü Müslümanları da kapsamak üzere bazı ayetler nazil olmuştur. İmam Suyûtî “ed-Dürrü’l-Mensûr” isimli eserinde, İbn Abbas’dan rivayet ettiğine göre, Muâz b. Cebel ve bazı sahabiler Yahudi bilginlerinden bir gruba Tevrat’taki bazı hükümleri sordular. Yahudiler bu bilgileri gizlediler ve haber vermekten kaçındılar. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti biz kitapta insanlara açıkça belirttikten sonra- gizleyenler var ya; işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet edebilenler lanet eder. Ancak tövbe edip, durumla­rını düzeltenler ve gerçeği açıklayanlar başkadır. Onları bağışlarım; çünkü ben tövbeyi çok kabul edenim, çok esir­geyenim.” (Bakara: 159-160)

Yahudilerin gizlediği bilgiler arasında recm cezası bu­lunduğu gibi, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in ge­leceğini bildiren haberler de bulunmaktadır Nitekim bir ayet­te şöyle buyurulur: “Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de (vasıflarını)yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygambe­re uyarlar.” (A’râf: 157)

Ancak İslâmî hükümleri gizlemekten vazgeçip de töv­be eden, Hz. Peygamber’e iman ederek gidişini düzelten ve Allah’ın Peygamberlerine vahyettiği şeyleri insanlara açık­layanlar müstesnadır. Bunlar İslâmî hükümleri gizlemekten vazgeçtikleri takdirde Allah onların tövbesini kabul eder. On­ları rahmet ve mağfiretine kavuşturur.

Ayet-i Kerime’nin hükmü yalnız Ehl-i kitaba değil; Allah’­ın ayetlerini gizleyen ve şer’î hükümleri açıklamayan herkese şâmildir. Çünkü ayetin ifade tarzı usul âlimlerinin de dediği

gibi özel sebebe bağlı olmaksızın genel anlam ifade eder.

Ebû Hayyân şöyle demiştir: “Açıkça anlaşılıyor ki, özel nüzul sebebi olsa bile ayetin umum manası, ehl-i kitap ol­sun, başkaları olsun ilmi gizleyen herkes hakkındadır. Ayet, Allah’ın dininden olup da yayılmasına ve duyurulmasına ihti­yaç duyulan herhangi bir ilmi gizleyen herkesi içine alır. Aşa­ğıdaki hadis bu ayeti tefsir eder.

Hadiste şöyle buyurulur: “Kendisine bir ilim sorulup da bunu gizleyen kimseye kıyamet gününde ateşten bir gem vu­rulacaktır” [34]

Sahabiler de bu ayeti aynı şekilde anlamıştır. Ebû Hureyre’nin, şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Eğer Allah’ın ki­tabındaki bir ayet olmasaydı, size hiç bir hadis rivayet etmez­dim” Ebû Hüreyre bundan ilmi gizleyenlerle ilgili olan ayeti okumuştur.

Ayeti kerime:

“Allah (c.c) kendisinden başka hiçbir ilah olmadığını, adaleti ayakta tutarak açıkladı. Melekler de ilim sahipleri de (şahitlik ettiler).” (Âl-i İmran 18)

“Aksine o kendilerine ilim verilmiş olanların kalple­rinde (korunmuş) apaçık ayetlerdir.” (Ankebut 49)

“İşte misaller! Biz insanlara örnek veriyoruz. Onlara alimlerden başkası akıl erdiremez. (Ankebut 43)

“Kulları arasında Allah’tan ancak alimler korkar.

(Fatır 28)

“Allah sizden iman edenleri ve kendilerine ilim veri­lenleri derecelerle yükseltir.” (Mücadele 11)

“Deki hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu? Ancak gerçek akıl sahipleri öğüt alır.” (Zümer 9)

Muaviye’den Allah ondan razın olsun Rasulullah sallalla­hu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Allah kimin hakkında hayır dilerse onu dinde fakih kı­lar. Ben paylaştırıcıyım, veren Allah’tır. Kıyamet kopuncaya

 

ve Allah’ın emri gelinceye kadar bu ümmetin işi de istikamet üzere devam edecektir. (Buhari 164. Müslim 719)