Hazret İ Musa’ya Tevrat’ın İnişi Ve Onun Allahü Teâlâ Hazretlerini Görme Dileği

By | 10 Mart 2015

hazret-i-musaya-tevratin-inisi-ve-onun-allahu-teala-hazretlerini-gorme-dilegi   Hak Teâlâ şöyle buyurmuştur:
«Biz Musa’ya ve Harun’a hakkı bâtıldan ayıran, aydınlık veren, kötülükten sakınıp Allah’tan gizli gizli korkan, kıyametten titreyenlere öğütler öğreten kitabı verdik.» (Enbiyâ sûresi, âyet: 48 49)

Müfessirler der ki:

Musa Aleyhisselâm kavmine: «Eğer Firavun helak olursa ben size bir kitap getireceğim, onda Hak Teâlâ Hazretlerinin emri ve yasağı olacaktır.» diye antta bulunmuştu. Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretleri onun düşmanlarım ortadan kaldırdığı ve bu olaylar vuku bulduğu sırada, kavmi Musa (A.S.)’dan o kitabı istediler. Musa (A.S.) da Hak’tan diledi. Hak Teâlâ Hazretleri de Musa (A.S.)‘a: «Otuz gün oruç tut.» diye buyurdu. Musa (A.S.), otuz gün oruç tuttu. Fakat açlıktan ağzı koktu. Misvak kullandı. Hak Teâlâ Hazretleri ona:
— Yâ Musa! dedi. Benim katımda oruç tutan kişinin ağzının kokusu misk kokusundan yektir.

O vakit Musa (A.S.) on gün daha oruç tuttu.Kadî Beyzâvî’de nakledilmiştir ki: «Hak Teâlâ Hazretleri Musa A.S.)’a hitap ettiği vakit, o: «Kimdir bana söyleyen?» diye sordu. Hak Teâlâ Hazretleri:

— İNNÎ ENALLAHÜ LÂ İLAHE İLLÂ ENÂ = «Allah olan benim, bendan başka Allah yoktur» buyurdu. Bu anda hemen İblis geldi: «Yâ Musa, kimdir sana hitap eden?» diye sordu.Musa (A.S.):

— Biliyorum ki söyleyen Hak’tır! Çünkü her taraftan bütün uzuvlarımla birlikte işittim! dedi. Bu Musa (A.S.)’in Hak Teâlâ Hazretlerine mülâki olduğunun bir işaretidir. Buluşma ruhani oldu. Ondan sonra Allah’ın sözleri yerine geçti.
Yine nakledilir ki Musa (A.S.) münâcat, yakarış için Tur Dağına çıktı. Kardeşi Harun (A.S.)’ı yerine halife bıraktı. Ve Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretleri bir gölge indirdi. Gölgenin yedi fersah uzunluğu vardı. O yerden Şeytan’ı kovdu. Göklerin perdesini giderdi. Musa (A.S.) melekleri ve arş’ı gördü. Ona Cebrail (A.S.) hitapta bulundu. Musa (A.S.): «Sen kimsin?» diye sordu. Cebrail (A.S.) ona:
— Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretleri ikram etmek için beni sana gönderdi. Benim inci ve mercanla süslü kanadıma bin. Senden önce hiç kimse benim kanadıma binmedi! Musa (A.S.), Cebrail (A.S.)’in kanadına bindi. Cebrail (A.S.) onu, Hak Teâlâ’nın konuştuğu yere kadar götürdü. Musa (A.S.) bu sözleri işitti amma Cebrail (A.S.) onların konuşmalarını duymadı. Hak Teâlâ Hazretleri bundan sonra Cebrail (A.S.)’a:

— Musa’ya, Levh’i getir! diye buyurdu.

Levh, Adin Uçmağındaki yeşil zebercedden, yakut kızıl yakuttan tahta üstüne yazılmıştı. Hak Teâlâ Hazretleri oraya kudret eliyle on kelime yazdı. Musa (A.S.) Kalem’in sesini duyardı. Levh’in uzunluğu Musa (A.S.)’dan on kere uzundu. Hak Teâlâ Hazretleri:

— Yâ Musa! Bana tap ve bana ortak koşma! Her kim bana ortak koşarsa onu Cehennem’e bırakırım. Ey Musa, bana şükreyle. Hem de babana, anana şükreyle. Yâ Musa! Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretlerinin haram eylediği şeylere haksız yere tamah eyleme. Kimsenin malını uğrulama. Yâ Musa, zina etmek benim katımda ulu günahtır. Ya Musa nefsini razı edersen halkını da buna razı et. Yâ Musa, benim adımı anmaksızm hiç bir şeyi kesip boğazlama. Eğer boğazlarsan o kesilen senden bana gelmez. Yâ Musa, nefsini ve halkını Cumartesi günü avlanmaktan yasakla. O gün meleklerim için en mübarek gündür! dedi. Musa (A.S.), Hak Teâlâ’mn sözlerini işitince candan ve gönülden görmeğe iştiyak duydu.

Eğer:

— Hak Teâlâ Hazretlerini dünyada mademki görmenin yolu yoktu, o halde Musa (A.S.), Hak Teâlâ’yı niçin görmek istedi? denilecek
ı.ursa onun cevabı şudur: Musa (A.S.); Yaratanı iştiyakından, mu nnbbetinden görmek istedi. Dünyada gözükmediği için bunu dile —.ek aklına gelmedi. Bu sebeptendir ki, görmeği şimdi diledi. Hak Teâlâ Hazretleri bu dileğe karşı:
— Yâ Musa, dedi. Benden birşey diledin ki senden önce Melek ‘ er den, Cinni’lerden ve insanlardan hiç bir kimse bu dileği dilemedi, rem görmeğe nasıl takat getirebilirsin? Her kim beni görse aklı gider, helak olur!

Musa (A.S.) şöyle cevap verdi:

— Seni görmeğe kim takat getirebilir, seni görüp sensiz yaşamak :an ölmek yektir!

Hak Teâlâ Hazretleri:

— Şu dağa bak! Eğer onu görüp yok olmazsan beni de görürsün! ¿edi. Ondan sonra Musa (A.S.)’ın durduğu dağı dört fersah yerden  bulut ve yıldırım kapladı. Musa (A.S.) onları görünce şaşkınlığa uğradı, korktu ve canından ümidini kesti.

— Yarabbi, eğer durursam yanarım, eğer gidersem ölürüm! Yarabbi, bana inayet gözünle bak! dedi. O anda Hak Teâlâ Hazretleri Arş nurundan bir nur yarattı ve bu nur yetmiş bin perdeyi ortadan  giderdi. O dağa nur saçılınca, o dağ yedi parçaya bölündü, üçü Medine’dedir. Üçü de Mekke’dedir, biri de yer ile gök arasında oldu derler.
Yine derler ki, o nur yere geçtiği vakit o gün Perşembe günüydü e Arefeydi. Ertesi Cuma günü Hak Teâlâ Hazretleri Tevrat’ı vermişti.
Musa (A.S.) dağı parça parça görünce aklı başından uçup gitti. Cebrail (A.S.), Musa (A.S.)’ı sakladı, korudu. Yoksa Musa (A.S.) yanardı.Musa (A.S.)’m şaşkınlığı geçip iyileşince Tûha geldi:

— Tevbe ederim Yarabbi! dedi Senin ortağın yoktur, sen zeval bul mavacaksm ve göçmeyecek padişahsın. Ama şuna imân getirdim ki sen. dünyada, kimseye gözükmezsin.

Bundan sonra, Hak Teâlâ Hazretleri Tevrat’ı Musa (A.S.)’a indirildi  yetmiş deve yükü vardı. Kimileri:
— Tevrat, Abrî (İbrani) dilindedir. Mânâsı «Şerbet» demektir, kimisi bâtından zahire gelme anlamındadır! demiştir. Muhammed Mustafa (S.A.V.) dedi ki:
— «Hak Teâlâ Hazretleri dört şeyi kudret eli ile zahir eyledi. Tevrat’ı kudret eli ile yazdı. 2 Adem (A.S.)’ı kudret eliyle yarat
(1 Musa (A.S.) devrinde yazılar deri üstüne yazıldığı için sayısız derilere yazılış Tevrat da yetmiş deve yükü tutmuş olabilir. Bu rivayette mübalâğa yoktur.

3 Tûbâ ağacım kudret eliyle dikti. Ve, Adin Cennetini kud rat eliyle bezedi.»

Musa (A.S.) Tevrat’a bakınca, onun baş tarafında Kalemin Levh’e ilk önce yazdığı yazıyı gördü. Musa (A.S.):

— Yarabbi, ben ümmetlerinin hayırlısını bildim. Halka, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. İlk gelen ve son gelen kitaplara imân getirdiler ve Deccal’ı onlar öldürürler. Yâ İlâhi, onları benim ümmetim kıl, dedi.

Hak Teâlâ Hazretleri:

— Yâ Musa! Onlar Muhammed ümmetleridir! dedi. Musa (A.S.):
— Yarabbi! dedi. Bir kavim gördüm. Ne vakit hayırlı bir iş işteseler bir yerine on ecir, sevap verirsin. Yahut yediyüz, ya da sayısız, ihsan verirsin. Ne vakit kötü bir amel işleseler bir yerine bir yazarsın. O kavmin mushafları yüreklerindedir. Namazda melekler gibi saf tutarlar. Mescid’de âvazları arı âvazına benzer, onlar Ce hennem’e giremez, onları bana ümmet eyle.

Hak Teâlâ Hazretleri:

— Yâ Musa! Onlar Muhammed Mustafa ümmetidir? dedi. Musa (A.S.). Muhammed (S.A.V.)’e ve ümmetine verilen hediyelere şaşıp kaldı. Ve:
— İlâhi, beni Muhammed ümmetinden eyle! dedi. Hak Teâlâ Hazretleri:
— Yâ Musa! Benim risâletim ile ve sözlerimle seni aziz kıldım. Sana ne verdimse onunla amel eyle. Şükredenlerden ol, ben Tevrat’ı kudret elimle yazdım. Bütün vaazları fasıl fasıl açıkladım, sana verdim. Kavmine salihlerden olmalarını söyle. Senin kavmin benim yardımımla hidâyete erişmiş, doğru yolu bulmuştur! dedi. Bu sözleri işiten Musa (A.S.)’m gönlü hoş oldu. Ondan sonra:
— Yarabbi! dedi. Dilerim ki Muhammed Aleyhisselâm’ı göreyim. Hak Teâlâ Hazretleri:
— Sen o vakte eremezsin. Eğer dilersen, onun ümmetlerine sesleneyim. Onların seslerini sana eriştireyim! dedi. Musa (A.S.):
— Evet Yarabbi, işittir! dedi. Hak Teâlâ Hazretleri:
— Yâ Muhammed ümmeti! diye nidâ etti, seslendi. Onlar da atalarının dili ile:
— Lebbeyk Allahümme lebbeyk, innel hamde vennimete leke vel mülke lâ şerike lek! dediler.
Hak Teâlâ Hazretleri:
— Yâ Muhammed ümmeti! Benim rahmetim, gazabımdan öncedir. Siz benden birşey istemeden ben veririm ve siz günah işlemeden ben bağışlar, yarlıgarım! dedi.