Hac İbadetinin Farz Oluşunu iki şekilde açıklayabiliriz; Hac farz-ı ayn (şartların oluşması durumunda her mükellefin bil fiil yapması gerekli olan bir farz)dır, farz-ı kifâye (bir kısım mükellefin yapmasıyla diğerlerinden düşen bir farz) değildir.
Çünkü Allâh-u Te’âlâ’nın haccı vâcib (farz) kılması, insan fertlerinden her bir ferdi muayyen olarak kapsar.
Hac İbadetinin Farz Oluşu ile ilgili kâide şudur: Farz-ı ayn olan yükümlülüklerde insan üzerinde olan bir sorumluluktan, ancak kendisinin o işi yapmasıyla kurtulur. Ama cenâze namazı, cihat ve benzeri şeylerde olduğu gibi, kendi zimmetinde olandan kastedilen gâye, başkasının onu yapmasıyla meydana geliyorsa, o zaman bizâtihi kendisi yapmasa da başkasının onu yapmasıyla sorumluluktan kurtulur.
Şayet hiç kimse yapmazsa hepsi sorumlu olur. Başkasının yapmasıyla bir diğerinin yükümlülükten kurtulma durumu hac ibâdetinde tahakkuk etmez.
Hac İbadetinin Farz Oluşu bedenindeki bir ârıza sebebiyle gerçekleşmiyorsa parasını verip başkasını kendi adına haccettirme meselesi ise bundan farklı bir durumdur.