EL-MUHEYMİN (c.c)

By | 15 Temmuz 2014

hac-umre-seti

EL-MUHEYMİN (c.c)EL-MUHEYMİN (c.c)
Bütün varlıkları ilmi ve kontrolü altında tutan, gö rüp gözeten, himaye eden, koruyan demektir.
“O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dir; her şeyi gözetip koruyandır. Aziz’dir; Cebbar’dır Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) ortak koştukla¬rından çok yücedir.” (Haşir Suresi, 23)
Bütün kâinatın bir nizam ve intizamla yaratılması¬nın yanı sıra kusursuz bir düzen içerisinde devamlı ola¬rak işlemesi ve bu devamlılığı sağlayan fizik yasaları, onları yaratıp yürürlüğe koyan Allah’ın, kulları üzerin¬deki İlahi korumasına ve sürekli görüp gözetmesine de aÇik bir delildir.
“Söz gelimi yer çekimi yasasını düşünelim. Bu çekim kuvveti daha zayıf olsaydı neler olurdu? Öncelikle hafif Şeyler yeryüzünde sabit duramayacaktı. En ufak bir esin- tıde yerden kalkan toz ve kum taneleri saatlerce havada uçuşacaktı. Yağmur damlalarının hızı çok yavaşlayacak yere inmeden yeniden buharlaşacaklardı. Başka bir misal Newton’un kütlesel çekim kanunudur. Bu yasa, dünya¬nın, ayın ve gezegenlerin yörüngelerinin içinde bulum dukları hassas dengeyi açıklar. Bu dengede meydana gelebilecek en küçük bir bozulma, Dünya’nın ya hızla Güneş’e yaklaşıp sıcaktan kavrulmasına ya da Güneş’ten uzaklaşarak uzaya savrulmasına ve mutlak soğuklukta donmasına sebep olacaktır.
Peki, cisimler ve yüzeyler arasında sürtünme kuvveti yaratılmamış bir Dünya nasıl olurdu? Kalem insanların ellerinden kayıp düşecek, kitaplar ve defterler masanın üzerinde kayacak, masa, döşeme üzerinde kayıp bir köşe¬ye çarpacaktı; kısacası tüm cisimler, yanlan bir yüzeye gelene kadar kayacak ve yuvarlanacaklardı. Sürtünmesiz bir Dünya’da tüm düğümler çözülecek, çiviler ve vidalar yerlerinden çıkacak, arabalarda fren tutmayacak, ses asla dinmeyip bir duvardan ötekine yankılanıp duracaktı…”
Yüce Allah’ın canlıların korunmasına yönelik yarat¬tığı özellikler, sadece fizik yasaları ile sınırlı değildir. Bu¬na bir başka örnek de insanın üzerinde bulunduğu yer¬yüzünün sağlam ve güvenlikli kılınmasıdır. Dünyanın merkezine doğru inildikçe ısı, her kilometrede 30°C ar¬tar. Ve çekirdekte bu ısı 4.500°C gibi inanılmaz bir yük¬sekliğe erişir. Yerin sadece 1 km aşağısındaki sıcaklığın 60°C’ye yakın olduğu düşünüldüğünde bunun ne kadar büyük bir tehlike olduğu açıkça görülmektedir. Hâlbuki tüm canlılar büyük bir güvenlik içinde, altlarında kayna¬yan magmadan habersizce yaşamlarını sürdürmektedir¬ler. Açıkça görüldüğü gibi Allah (c.c), içinde bir ateş topu barındıran Dünya’mn yüzeyinde mükemmel bir düzen yaratmıştır. Hiçbir yer için en ufak bir başıboşluk soz konusu olmamaktadır. O, gökleri ve yeri kontrol altında tutmakta, kâinattaki tüm canlıları bildikleri veya bilme’ dikleri büyük tehlikelere karşı her an korumaktadır. D sanı ise daha cenin halindeyken savunması sağlam olan bir yere yerleştirerek korumaya almıştır.
Görüyoruz ki insanların çoğunluğunun doğal karşı¬ladığı Pek özellik asıl olarak Allah’ın kullarına olan jjıerhametine ve İlahi korumasına işaret eder. Çünkü düzeni ve birliği sağlayan yüzlerce fizik yasasının şu an oldukları şekilleriyle var olmaları için hiçbir zorlayıcı neden yoktur. Allah koruyucuların en hayırlısıdır.”
“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Al- lah)ın yaratmasında hiç bir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin, işte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görü¬yor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip- gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)
Ayrıca Allah’ın gözcü olarak koyduğu ve insanı gö¬rüp gözeten, sürekli söz ve davranışlarını kaydeden me¬lekleri de vardır. Bunlara Kirâmen-Kâtibin veya “hafaza” melekleri denilmektedir. Bu harfler ve kelimeler bize başka bir şeyi daha hatırlatıyorlar kameraman melek¬ler…
Bu melekler, insana nefsinin fısıldadıklarını dahi bi¬liyorlar ve sürekli çekimdeler. İçimizden geçenleri, rüya¬larımızı, hayallerimizi ve tasavvurlarımızı dahi bilmekte ve kaydetmektedirler. Herkesin kendisini ispat etmek için sıkmüya düşüp yardım ve şahit aradığı hesap gü¬nünde bunlara çok ihtiyacımız olacak. Kim bilir bazıları da belki de hiç istemezler:
“Oysa üzerinizde koruyucular var. Değerli yazı¬lar… Onlar, siz her ne yaparsanız bilirler.” (İnfitar, 82–10-12)
“And olsun insanı biz yarattık ve nefsinin ken¬dine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah dama¬rından daha yakınız. Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken, insan hiçbir söz söylemez ki yanında (onu) gözetleyen, dediklerini zapt eden bir melek hazır bulunmasın.” (Kaf, 50: 16- 18)
Yüce Allah, bütün mahlûkatı sonsuz rahmet ve mer¬hametiyle himaye eder, sonsuz ilmi ve kudretiyle görüp gözetir. Ondan gizli hiçbir şey yoktur. Bir varlığın başına bir şey gelse, her şeyden ve herkesten evvel O görür ve bilir. Bu nedenle başımıza bir şey geldiği zaman herkes¬ten önce Ona sığınmak ve Ondan yardım istemek, işimizi kolaylaştırır ve çözüme daha çabuk ulaştırır.
EBCED DEĞERİ VE ZİKİR SAATİ
“EL-MÜHEYMİN” İsminin Ebced değeri (145); Zi¬kir saati Müşteri, Perşembedir. Perşembe müşteri saatleri sabah güneş doğarken, ikindi sonrası ve gece yarısıdır.
SIRLARI VE HİKMETLERİ
EL-MÜHEYMİN ismini belirtilen miktarda zikre¬den kimse, her şeyden evvel manevi duyguları ve meleke¬leri kuvvet kazanacağı için rakibine üstünlük sağlar. Herkes tarafından sevilir, sayılır hale gelir.
Karşı tarafa emniyet telkin eder ve sözlerine güve¬nilir. Gerek ailesi ve gerek yakınları tarafından sahip olduğu güven sayesinde manevi bir hâkimiyet ve üstün¬lük sağlar, aile fertleri sözünden dışarı çıkmaz, danışarak iş yaparlar.
Hz. Yunus (a.s)’ın, balığın karnında bu mübarek ismin zikrine devam ettiği ve bu sayede zikir saati olan Müşteri saatinde yüce Allah’ın izniyle kurtulduğu söyle¬nir. Her türlü zorluk ve darlıktan, sıkıntı ve bunalım¬dan bu ismin zikrine devam etmekle kurtulmak müm¬kündür.
Bu ismin zikrine devam eden kimselere manevi sırlar açılır, bilmediği ilimlere ve sırlara kavuşur.
Temiz bir kağıda Zühal’in eşref saatinde yazıp üs¬tünde taşıyan kimse, zalimlerin şerrinden emin olur.
Kamer (ay)’ın eşref saatinde gümüş bir yüzük üze¬rine 5 defa yazıp parmağında taşıyan kimse her türlü şeytan ve cin şerrinden ve insanların şerrinden emin olur, afetlerden ve belalardan korunur.