Dede Korkut’un Dilinden Kadınlar

By | 1 Ağustos 2019

Dede Korkut, kadınları dört kısma ayırır ve bunlardan üç nev’in “kötü huylu”, bir nev’in ise, “güzel huylu” oldu­ğunu söyler ve güzel huylularla evlenenlerin mesut olacağını, o evde huzur ve neşenin eksik olmayacağını belirtir. Şimdi Dede Korkut’u dinleyelim.

“Karılar dört türlüdür. Birisi solduran soptur. Birisi dol­duran toptur. Birisi evin dayağıdır. Birisi ne kadar dersen bayağıdır.

“Ozan, evin dayağı odur ki kırdan, yabandan eve bir mi­safir gelse, kocası evde olmasa, o, onu yedirir içirir, ağırlar, azizler, gönderir. O Âişe, Fâtıma soyundandır, hanım. Onun bebekleri yetişsin. Ocağına bunun gibi kadın gelsin.

“Geldik o ki solduran soptur. Sabahleyin yerinden kal­kar, elini yüzünü yıkamadan dokuz bazlama ile bir külek (tahta kova) yoğurt bekler, doyuncaya kadar tıka basa yer, elini böğrüne koyar, der: ‘Bu evi harap olası kocaya yaralı­dan beri daha karnım doymadı, yüzüm gülmedi, ayağım pa­buç, yüzüm yaşmak görmedi/ der, ‘Ah ne olaydı, bu öleydi, bi­rine daha varaydım, umduğumdan daha uygun olaydı.’ der. Onun gibisinin, hanım, bebekleri yetişmesin. Ocağına bunun gibi kadın gelmesin.

“Geldik o ki dolduran toptur. Dürtükleyince yerinden kalktı, elini yüzün yıkamadan obanın o ucundan bu ucuna, bu ucundan o ucuna çırpıştırdı, dedikodu yaptı, kapı din­ledi, öğleye kadar gezdi; öğleden sonra evine geldi, gördü ki hırsız köpek, büyük dana evini birbirine katmış, tavuk kü­mesine, sığır damına dönmüş; komşularına seslenir ki ‘Kız Zeliha, Zübeyde, Ürüveyde, Çan Kız, Çan Paşa, Ayna Me­lek, Kutlu Melek ölmeğe, yitmeğe gitmemiştim, yatacak ye­rim gene bu harap olası idi, ne olaydı benim evime birazcık bakaydınız, komşu hakkı, Allah hakkı/ diye söyler. Bunun gibisinin, hanım, bebekleri yetişmesin. Ocağına bunun gibi kadın gelmesin.

“Geldik o ki ne kadar dersen bayağıdır. Uzak kırdan, yabandan bir edepli misafir gelse, kocası evde olsa, ona dese ki: ‘Kalk ekmek getir yiyelim, bu da yesin.’ Dese, ‘Pişmiş ekme­ğin bekası olmaz, yemek gerektir.’; Kadın der: ‘Neyleyeyim, bu yıkılacak evde un yok, elek yok, deve değirmeninden gelmedi.’ der; Ne gelirse benim kalçama gelsin.’ diye elini arka­sına vurur, yönünü öteye, kalçasını kocasına döndürür; bir söylersen birisini koymaz, kocasının sözünü kulağına koymaz. O, Nuh peygamberin eşeği asıllıdır. Ondan da sizi, ha­nım, Allah saklasın. Ocağınıza bunun gibi kadın gelmesin.” (Dede Korkut Kitabı/5-6)

Burada görüldüğü üzere Dede Korkut, örf gereği “misa­fir ağırlamaya” büyük ehemmiyet vermiştir. Gerçekten de bu çok mühim bir husustur. Evin hanımı, beyi misafir ça­ğırdığında onlara yemek hazırlamalı, yüz ağartmalıdır. Bu yaptığının aynı zamanda bir sadaka, bir ibadet olduğunun şuuruyla hareket etmeli, kocasının misafirlerine yemek ha­zırlamayı zevkle, şevkle yapmalıdır.