Çocuklarda Meleklere İman

By | 8 Nisan 2015

cocuklarda-meleklere-iman   Sözlükte “haberci, elçi, güç ve kuvvet” anlamlarına gelen melek, Allah’ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen nûrânî ve ruhanî varlıktır.

Kur’anda meleklere îmânın farz olduğunu bildiren birçok âyet vardır:

“Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene îmân etti, müminler de. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine îmân ettiler…”
“Asıl iyilik Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere îmân edenlerin iyi amelidir… “

Meleklere inanmayan kişi, bu âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için kâfir olur. Ayrıca Cenâb-ı Hak, Kur’an’da meleklere düşman olanları kâfir diye nitelemiş ve böyle kimselerin Allah düşmanı olduğunu vurgulamıştır.

Meleklere inanmamak, dolaylı olarak vahyi, peygamberi, peygamberin getirdiği kitabı ve tebliğ ettiği dini de inkâr etmek anlamına gelir. Çünkü dinî hükümler, peygamberlere melek aracılığıyla indirilmiştir.

Melekler duyu organlarıyla algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Allah’a kulluk eden, asla günah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Bu sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı âyetler ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söylemek mümkün değildir.
Meleklerin gözle görülmez, duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Gerek akla gerekse pozitif bilimlere dayanılarak, meleklerin var veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürülemez. Çünkü melekler, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi varlıklardır. Şartlanmamış insan aklı da meleklerin varlığını imkânsız değil, câiz ve mümkün görür.

Melekleri diğer varlıklardan ayıran birtakım özellikler vardır. Bunları şu şekilde sıralamak mümküdür:

Melekler nurdan yaratılmış; yemek, içmek, erkeklik, dişilik, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi fiillerden ve özelliklerden arınmış nûrânî ve ruhanî varlıklardır:
“…O’nun huzurunda bulunanlar, O’na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah’ı) teşbih ederler.“
“Onlar Rahmânın kulları olan melekleri dişi kabul ettiler. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir “
Melekler Allah’a isyan etmezler, Allah’ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler, hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar.
“Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunur-sa onu yaparlar.” Melekler, son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır:
“Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a hamdolsun. O, yaratmada dilediği artırmayı yapar. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir .”
İslâmî kaynaklarda meleklerin kanatları olduğu bildirilmekle birlikte bu kanatların mahiyeti konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin nûrânî varlıklar olduğu göz önünde tutulursa, bunları kuş veya uçak kanatları gibi maddî nitelemelere konu etmenin doğru olmayacağı ortadadır. Kanatların mahiyetini ancak Allah ve melekleri gören peygamberler bilebilirler. Meleklerin kanatları onların suretini, kanatlarının fazlalığı onların güç ve sürat yönünden derecelerini, Allah katındaki değerlerini gösterdiği şeklinde anlaşılabilir.
Melekler Allah’ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler. Cebrâil (a.s.), Hz. Peygamber’e ashaptan Dıhye şeklinde görünmüş, bazen kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Yine Cebrâil (a.s.), Hz. Meryem’e bir insan şeklinde görünmüş, meleklerden bir grup, Hz. İbrâ- him’e bir oğlu olacağı müjdesini getiren insanlar şeklinde gelmiş, o da on-ları misafir zannederek kendilerine yemek hazırlamış, fakat yemediklerini görünce korkmuş, sonra da melek olduklarını anlamıştır. Bu âyetten meleklerin yiyip içmedikleri sonucu da çıkmaktadır.
Melekler gözle görünmezler. Onların göriinmeyişleri, yok olduklarından değil, insan gözünün onları görebilecek kabiliyet ve kapasitede yaratılmamış olmasındandır. Melekler peygamberler tarafından aslî şekilleriyle görülmüşlerdir. Asıl şekillerinden çıkıp bir başka maddî şekle, meselâ insan şekline girmeleri durumunda diğer insanlarca da görülmeleri mümkün olur. Cibrîl hadisi diye bilinen, îmân, İslâm ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı hadiste belirtildiği gibi, Cebrâil ashap tarafından insan şeklinde görülmüştür.
Melekler gaybı bilemezler. Çünkü gaybı, ancak Allah bilir. Eğer Allah tarafından kendilerine gayba dair bir bilgi verilmiş ise, ancak o kadarını bilebilirler. Kur’an’da ifade edildiğine göre Allah, Hz. Âdem’e varlıkların isimlerini öğretmiş, sonra da isimlerin verildiği varlıkları meleklere göstererek, bunların isimlerini haber vermelerini onlardan istemiş, bunun üzerine melekler:
“Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin“ demişlerdir. Bunun üzerine de Allah Teâlâ Hz. Âdem’in, varlıkların isimlerini haber vermesini emretmiş, o da söyleyiverince şöyle seslenmiştir: “Size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ben bilirim. Neyi açıklarsanız neyi de gizlemişseniz ben bilirim.”
Âyet ve hadislerde sayıları hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan fakat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri Allah’a kulluk ve O, neyi emrederse onu yerine getirmektir. Melekler görevleri açısından şu gruplarda incelenebilirler:
Cebrâil, dört büyük melekten biridir. Allah tarafından vahiy getirmekle görevlidir. Cebrâil’e (a.s.) güvenilir ruh anlamına gelen “er-Rûhuî-emîn” de denilmiştir: “O (Kur’anî) korkutuculardan olasın diye Rûhulemîn senin kalbine indirmiştir .” Bir başka âyette de ona Rûhulkudüs adı verilmiştir: “…Kur’anî Rabbinden hak olarak Rûhulkudüs indirmiştir.” Cebrâil, meleklerin en üstünü ve en büyüğü, Allah’a en yakını olduğu için kendisine “meleklerin efendisi” anlamında seyyidüî-melâike denilmiştir. Mîkâîl, dört büyük melekten biri olup, kâinattaki tabiî olayları ve yaratıkların rızıklarını idare etmekle görevlidir. İsrâfîl, sûra liflemekle görevli melektir. İsrâfıl, sûra iki kez üfleyecek, ilkinde kıyamet kopacak, İkincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir. Azrâil ise, görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için “meleküî-mevt” (ölüm meleği) adıyla anılmıştır: “De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
Kirâmen Kâtibîn, insanın sağında ve solunda bulunan iki meleğin adıdır. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tespit etmekle görevlidir. Hafaza melekleri adı da verilen bu melekler kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere şahitlik de edeceklerdir. Kur’an’da bu melekler hakkında şöyle buyurulmuştur: “İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarınızı yazmaktadır. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek  bulunmasın” “Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler .”

Münker ve Nekir, ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. “Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan” anlamındaki münker ve nekir, mezardaki ölüye, hiç görmediği bir şekilde görünecekleri için bu ismi almışlardır. Bu iki melek kabirde ölülere, “Rabbin kim? Peygamberin kim? Kitabın ne?” diye sorular yöneltecekler, alacakları cevaplara göre ölüye iyi veya kötü davranacaklardır.
Hamele-i Arş, arşı taşıyan meleklerin adıdır. Kur’an’da haklarında şöyle buyurulur: “Arşı yüklenen, bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ile teşbih ederler. O’na îmân ederler… “

Mukarrebûn ve İlliyyûn adıyla anılan melekler, Allah’ı teşbih ve anmakla görevli olup Allah’a çok yakın ve O’nun katında şerefli mevkii bulunan meleklerdir. Cennet ve cehennemdeki işleri yürütmekle görevli melekler de vardır.
Bunlardan başka, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham etmekle, namaz kılanlarla birlikte Fatiha sûresinin bitiminde “âmin”, hergün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olmakla, Kur’an okurken yeryüzüne inmekle sokakları ve yolları dolaşıp zikir, Kur’an ve ilim meclislerini arayıp bulmakla, müminlere özellikle bilgin olan müminlere rahmet okumakla, sadece Allah’a hamd ve secde etmekle görevli melekler de vardır.