Boşama, her ne kadar, evlilik nimetine bir nankörlük olsa da, bazen bir zaruret haline gelebilir. Karı koca arasındaki geçimsizlik had safhaya varır, karşılıklı bir kin ve nefret baş gösterir de, boşama artık son çare olarak gözükürse, bu durumda boşama tarafların huzur ve rahatını sağlayan bir vesile olur.
Birbirine yabancı iki insanın meydana getirdiği aile hayatında hâkim olması gereken en mühim esas, karşılıklı anlayış ve hoşgörüdür.
Erkek kendisinden beklenen şefkat ve merhameti göstermeli, kadın da hürmet ve itaatte kusur etmemelidir. Ve her ikisi de birbirlerini ebedî hayat arkadaşı olarak bilmeli ve Allah için sevmelidirler. Ancak bu şekilde mesut ve sağlıklı bir yuvanın temeli atılmış olur.
Şayet bu hususlardan birisi aksar veya ihmale uğratılırsa, istenmeyen bazı durumların meydana gelmesi de kaçınılmaz olur.
Bu durum, çoğu kere insanın kendisini kontrol edememesi veya bazı alışkanlıklarından vazgeçememesi durumunda ortaya çıkar. Çünkü erkek ve kadının yaratılıştan gelen birtakım huyları veya sonradan edindikleri bazı alışkanlıkları vardır. İşte bazen bu zaaflarının esiri olarak bir kusur işleyebilir, bir hatada bulunabilirler.
İnsanın bir anda, bir kısım alışkanlıklarından arınması ve mükemmel bir insan olması çok zaman mümkün olmaz. Zaten mükemmel insan, kusur ve yanlışlarının farkında olup kabul eden ve onları düzeltmek için gayret harcayan, aksaklıkları gidermeye çalışan kişidir.
Aile içinde meydana gelen bir rahatsızlık erkekten olabildiği gibi, bazen kadın tarafından da ortaya çıkar. Aile hayatının seyri içinde görülen böyle bir davranışı, tarafların büyütmeden kendi aralarında halletmeye çalışmaları gerekir. Yoksa en küçük bir yanlışlık aile yuvasının yıkılmasını netice verebilir.
Halbuki dinimiz evlilik kurumuna çok önem vermiş, teşvik etmiş; onu bozacak bir hal olan boşamadan sakmdırmıştır. Çünkü esas itibariyle boşama, hoş olmayan bir harekettir.
Hiçbir haklı sebep ve gerekçe yokken boşamaya yeltenmeyi Peygamberimiz (a.s.m.) hiç hoş karşılamamış ve mü’minleri sakmdırmıştır. Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulmuştur:
“Helâl şeyler içinde Allah’ın sevmediği şey boşamadır.”
“Evleniniz, fakat dinî bir sebep yokken boşamayınız. Çünkü Allah zevklerine düşkün erkek ve kadınlan sevmez.”2
“Hiçbir sebep yokken kocasından boşamasını isteyen kadın Cennetin kokusunu alamaz.”
Boşama, her ne kadar, evlilik nimetine bir nankörlük olsa da, bazen bir zaruret haline gelebilir. Şöyle ki: Karı koca arasındaki geçimsizlik son sınıra gelir, karşılıklı bir kin ve nefret baş gösterir de, boşama artık son çare olarak gözükürse, bu durumda boşama, tarafların huzur ve rahatını sağlayan bir vesile olur.
Çünkü şiddetli geçimsizliğin hüküm sürdüğü bir halde evlilik hayatını devam ettirmek, ileride önü alınamayacak felâketlerin meydana gelmesini netice verecektir.
Boşamanın bir zaruret halini almadan önce erkeğin nasıl davranacağı hususunda Kur’ân’m tavsiyesi yerindedir. Nisâ Sûresinin 34. âyetinde meâlen şöyle buyurulur:
“İyi kadınlar gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyandır. Geçimsizlik yapmalarından endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin. Dinlemezlerse yataklannda yalnız bırakın. Yine uslanmazlarsa hafifçe dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerinde yol aramayın…”
Görüldüğü gibi boşama dördüncü merhalededir ve artık hiçbir yol bulunmazsa başvurulacak son çaredir.