Muhterem müslümanlar!
Zümer suresindeki bu ayette Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“(Rasulüm!) Şüphesiz ki Kitab’ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah’a has olarak kulluk et. Dikkat et, halis din yalnız Allah’ındır.”1
Bütün işlerimiz, amellerimiz ve inançlarımızın özü, ruhu niyettir. Niyet, yemeklerdeki tuz gibi önemlidir. Hatta tuzdan da önemlidir. Çünkü tuzsuz yemek, tadsız da olsa yenebilir, halis niyetle yapılmayan ameller, inançlar hiçbir işe yaramaz. Himalaya dağı kadar büyük amellerimiz de olsa, Allah rızası niyeti ile yapılmamışsa hiçbir değeri yoktur.
Bir insan, bütün hayatı boyunca durmadan ibadet yapsa, fakat Allah rızası niyeti yoksa bütün ibadetleri, çabaları boşa gitmiştir. Bütün amellerin can damarı Allah rızası olduğu için çeşitli ayetlerde Yüce Allah beyan etmiştir.
“…Ve dini yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarın…”
“O halde sen de dini Allah’a has kılarak (ihlas ile) ibadet yap. Dikkat et, halis din yalnız Allah’ındır.”
Yine Yüce Allah’ın, alemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberimiz (sav)’in şu hadis-i şerifinde bildirilmiştir:
Ashabdan birisi Peygamberimize şöyle sordu:
“Ey Allah’ın Rasulü, bir kimse hem Allah yolunda cihad etmek; mücahid olmak istiyor ve hem de halk arasında kahraman bilinmesini istiyor. Olabilir mi?”
Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu:
“Allah, Allah rızası için olmayan hiçbir ameli kabul etmez.”
Kur’an’dan sonra en büyük kaynak peygamberimizin mübarek hadisleridir. Hadisleri toplayan kitapların başında ise İmam Buharî’nin Sahih-i Buharî’si gelir. Bu kitabın başında ilk hadis ise Allah sevgilisinin (sav) şu hadisidir:
“Bütün ameller niyete bağlıdır. Her kişi neye niyet ederse ona kavuşur. Hicret etmesi dünya için ise ona kavuşur, hicreti kadına ise ona kavuşur. Ne için hicret ise ona kavuşabilir.”
İnsanlık örneği Yüce Peygamberimiz’in bu mübarek hadisi (sözü) buyurmasının sebebi şudur: Peygamberimizin ve ashabının, Mekke’den Medine’ye hicreti (göçü) Allah huzurunda son derece önemlidir. O kadar önemlidir ki, İslâmî yılbaşının ilk ayı ve aybaşı olarak bu hicret esas alınmıştır. Yine Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurmuştur:
“Medine’yi ve Medineli (Ensar) olmayı çok seviyorum ve kendimi Ensar’dan saymayı isterim fakat hicret sevabından vazgeçemiyorum.”
Mekke’den Medine’ye hicret eden müslümanları, Yüce Allah, Kur’an’da, çeşitli ayetlerde övmektedir. Bu sebeple hicret eden müslümanların Allah ve Müslümanlar katında büyük değeri vardır. Hicret edenler arasında bir şahıs hakkında bir şayia vardır: Bu şahıs Allah için değil, ancak sevdiği bir kadın için, onunla evlenmek için hicret etmiştir. Bu şahsın da hicret sevabını alıp almayacağı Peygamberimiz (sav)’e soruldu.
İşte o zaman bu şekilde buyurdu:
“Bütün ameller niyete bağlıdır. Bir kişi (o şahıs) kadın için hicret etmiş ise ona kavuşabilir (yani) hicret sevabını almaz.”
Yüce Peygamberimiz, bu mübarek sözüyle niyetin İhlasın ne kadar önemli olduğunu beyan etmektedir. Niyet saf, temiz; sırf Allah için ise, sevap kazanır, aksi takdirde dağlar kadar ameller hiç olur gider.
Bir kimse, bana “Hacı” desinler, diye hacca giderse, hiç hac sevabını alamaz. Başkaları cömert desinler diye zekat verirse o verdiği paralar boşa gider.
Bir kul yarın, Allah’ın huzuruna çıktığı zaman Yüce Yaradan sorar:
“Ey kulum ne getirdin?”
“O, Allah’ım şu kadar ibadet, hayır yaptım”
der.
Allah ise şöyle buyurur:
“Sen onları, insanlar beni görsün, beni beğensin, övsün diye yaptın. Ahirete birşey getirmedin.”