Yanlış Davranan Kimseye İyi Özelliklerini Hatırlatmak

By | 11 Temmuz 2014

namaz-kildiran-seccade

 

merhametBu durum, Hz. Peygamber’in Ebu Bekir radıyallâhu anh ve Ömer radıyallâhu anh arasındaki bir hadisede takındığı tutumda görülmektedir.

Buhârî, Sahîh’in Kitâbü’t-Tefsîr bölümünde Ebu’d-Derdâ radıyallâhu anh ’nın şöyle dediğini rivayet etmektedir:

Ben Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’in yanında oturuyordum. Derken, Ebu Bekir elbisesinin eteğini tutarak çıkageldi. Öyle ki, dizleri açılmış durumday­dı. Aleyhissalatu vesselam onu bu halde görünce; “Arkadaşınız biriyle çekişmiş olmalı!” buyurdu. Ebu Bekir selam verdi ve; “Ey Allah’ın Rasûlü! Benimle Ömer İbn el-Hattab arasında bir tatsızlık oldu. Ben onun üzerine çok fazla gittim sonra da pişman oldum. Beni affetmesini taleb ettim; kabul etmedi. Bunun üzerine sana geldim!” dedi.

Aleyhissalatu vesselam da; “Ey Ebu Bekir! Allah seni affetsin!” buyurdu ve bunu üç kere tekrarladı. Bu sıralarda Ömer davranışından pişman olmuştu. Doğruca Ebu Bekir’in evine gitti ve; “Ebu Bekir evde mi?” diye sordu. “Hayır!” cevabını alınca, o da Aleyhissalatu vesselâm’ın yanma geldi. Gelince de selam verdi: Aleyhissalatu vesselâm’m yüzü öfkeden al al olmaya başlamıştı. Bu hal, Ebu Bekr’i korkuttu. Derhal diz çökerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu meselede hatâ benim, ben ona zulmettim!” dedi. Aleyhissalatu vesselam; hepimize hitap ede­rek şöyle buyurdu: “Allah beni size peygamber olarak gönderdi. Size tebliğde bulunduğumda hepiniz bana; “Sen yalancısın” dediniz, Ebu Bekir ise; “Doğru söyledin,” dedi. Canıyla, malıyla bana yardımcı oldu. Siz arkadaşımı benim için hoş görürsünüz değil mi?” İki veya üç kere, Rasûlullah bu sözü tekrar etti.

Ebu’d-Derda der ki: “Bundan sonra, Rasûlullah’ın hatırı için Ebu Bekir’e eziyet verecek hiçbir şey yapılmadı.”

Sonuç

Rasûlullah’ın, insanların yanlışlarıyla ilgilenirken izlediği metotların, sünnet­lerin incelenmesini müteakip şu hususlara değinmek gerekmektedir:

Yanlışları düzeltmek önemli ve zorunludur. Zira bu, “emri bil-maruf nehyi anil-münker”in (iyiliği emredip kötülükten sakındırma’nın) bir parçasıdır. Unu­tulmamalıdır ki İslâm dini bizlere sadece münker olanı yasaklamayı değil, aynı zamanda iyiliği emretmeyi de farz kılmıştır.

1-     Eğitim ve öğretim sadece yanlışları düzeltmekten ibaret değildir. Aynı zamanda insanlara dinin esaslarını ve Şer’-i Şerifin kurallarını çeşitli metotlarla göstermek ve öğretmek de gerekir. Dinî kavramları, insanların kalplerine ve zi­hinlerine yerleştirmek için örnekler vermek, nasihatler etmek, kıssalar anlatmak ve olaylar üzerinde tartışmak gibi yöntemler kullanılır.

Bu noktada bazı eğitimcilerin ve anne-babaların yetersiz kaldıkları anlaşılı­yor. Çünkü onlar, kişiye ilk etapta temel kaideleri öğretmek, onları yanlışa düş­meden önce caydıncı, vuku bulabilecek yanlışın etkisini azaltıcı bilgiler vermek yerine, çabalarını vuku bulan yanlışların üzerine düşmekle sınırlandırılıyor.

2-     Makalemizde anlatılan hadiseler ışığında Rasûlullah’ın farklı yanlışlıklara farklı metotlarla yaklaştığını görüyoruz. Bunun sebebi ise şartların ve kişiliklerin farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Bu inceliği anlayabilen ve takip eden her­kes, karşılaştığı durumu, verilen bu örneklerle karşılaştırmalı ve kendi durumuna en çok benzeyenini bularak uygun olan yaklaşımı sergilemelidir.

Tüm övgülerin kendisine olduğu yüce Rabbimizden, bize doğru yolu gös­termesini, bizi korumasını; iyilikleri ortaya çıkarıp yaygınlaştıran, kötülükleri yok eden, silenlerden eylemesini, diğer insanlara bizim vesilemizle yol göstermesi­ni niyaz ediyoruz. Çünkü O her şeyi işiten, her zaman yakın olan, dualarımıza icabet edendir. Destekleyen, yardım edenlerin en hayırlısıdır. Sırât-ı müstakime götürendir. Allah (c.c.) ümmi olan Rasulü’ne ve onun ehline ve ashabına rahmet eylesin.