Hz. Enes radıyallâhu anh anlatıyor:
Bir namazın ardından Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem; “insanlara ne oluyor da namaz kılarken gözlerini semaya kaldırıyorlar?” dedi ve bu hususta sert sözler söyledi. Sonra konuşmasını şöyle tamamladı: “Bunlar ya (yaptıklarından) vazgeçerler ya da gözlerinin nuru çekilip alınır.
Açıklama:
Yanlış yapan kimsenin, kimliğinin açıklanmadığı daha birçok örnek vardır. Kimlik açıklamamanın faydaları arasında şunları hatırlatabiliriz:
-Yanlış yapan kişiden olumsuz bir tepki gelmesi, haksız da olsa kendisini savunması ya da öç almak için şeytanın kışkırtmasına açık hale gelmesi engellenmiş olur.
-Böylesi bir metot, insanlar için nasihati kabule ve ders almaya daha uygundur.
-Kişinin yanlışı, diğer insanlar nezdinde gizlenmiş [böylece saygınlığı korunmuş] olur.
-Bu metotla eğitimcinin statüsü yükselir ve danışılan kimseyi daha çok sevdirir.
Şu hususu da belirtmekte fayda var: Kişiyi ifşa etmeden yapılan yanlışı belirtme metodu, o kişinin ve yaptığının insanların çoğunluğu tarafından bilinmediğinde kullanılır. Eğer insanların çoğu o kişinin ne yaptığını biliyorsa ve o kimse de insanlar tarafından bilindiğinin farkındaysa, o zaman bu yöntem yerine azarlama veya caydırıcı acı tedbirlere başvurulabilir.
Yanlış işleyen bir kişiye karşı ıslah metotlarından hangisinin daha münasip olduğunu tespit etmek önemlidir. Acaba davranışımız onu nasıl bir psikolojiye sokacak? Bu konuda net bir sonuca varılmalıdır. Bunun için, her bir seçeneğin uygulanma şartlarını iyi bilmemiz gerekir: Yanlış yapan kişiye kimlerin yanında öğüt veriyoruz? Öğüdümüzü kışkırtıcı, saldırgan bir tavırla mı, yoksa nazik, kibar bir tavırla mı veriyoruz? Bütün bunlara dikkat etmeliyiz.