Uhud Şehitlerinin Fazileti

By | 17 Mart 2015

uhud-sehitlerinin-fazileti    Naklolunur ki, Muhacirlerden ve Ansar’dan (Allah hepsinden razı olsun) nicelerinin akrabaları şehit olmuşlardı. Bu sebeple gönülleri perişandı. Onları teselli için Hazret-i Muhammed (S.A.V.) o şehitlerin Cennet’teki makam, durak ve derecelerini anlattı.
— Onların ruhları bedenlerinden ayrılınca yeşil kuşlar haline gelirler. Cennet ırmaklarına gelip sularından içerler. Yemişlerinden yerler. Cennet duraklarını seyrederler. Bahçelerinde bıkıncaya kadar uçarlar. Arş’m altında altın kandiller asılmıştır. Onların içine girip akşamları böyle bir saadeti görünce:
— Yâ İlâhi, derler, bizim bu saadetimizi kardeşlerimize bildir. Ta ki onlar rızan için çalışıp bu dereceye yükselsinler. Gazaya, dövüşe, savaşa tutuşsunlar ve şehitlik mertebesini kazansınlar.
Hak Teâlâ şehitlere:
— «Ben sizin haberinizi onlara bildiririm!» diye buyurdu ve şu âyeti gönderdi:
«Allah yolunda öldürülenleri sakın siz ölü sanmayın. Onlar Rablerinin yanında diridirler. Allahü Teâlâ’nın ihsan buyurduğu rızıklarına kavuşmuşlardır.» (Ali İmrân sûresi, âyet: 169)
Ve yine Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur:
«Onlar Allah’ın kendilerine ihsan ettiği nimetten dolayı mutludurlar. Şehit olurken kendilerine katılmayan mücahitler hakkında da şu müjdeyi vermek isterler: Onlara hiç bir korku yoktur ve kederlenmeyeceklerdir.» (Al-i İmrân sûresi, âyet: 170)
*
Bir rivayete göre, Cabir-i Ansarî: (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir:
— Bir gün Hazret-i Resulü Ekrem (S.A.V.)’in yanında oturuyordum. Bana:
— «Ne sebeple mahzun duruyorsun?» diye sordu. Ben de:
— «Yâ Resûlallah, babam şehit oldu, borcu kaldı. Geride kızları da kaldı! Onların tasa veren işleri bana güç geliyor. Aklımı karıştırıyor!» dedim. Hazret-i Peygamber (S.A.V.):
— Bil ve anla ki, Hak Teâlâ Hazretleri Uhud şehitlerinin hepsi ile perde arkasından konuştu. Senin babanla ise perde olmadan konuştu ve ona:
— «Dile benden, ne dilersen vereyim!« diye buyurdu. Baban da:
— «Yarabbi, beni yeniden dünyaya gönder. Tâ ki yolunda yeniden şehit olayım!» dedi. Hak Teâlâ:
— «Benim hükmüm böyledir! Bir kere ruhu kabzolunanı yeniden dünyaya göndermem!» diye buyurdu. Senin baban:
— «Öyleyse benim halimi dünyadaki sevdiklerime bildir!» diye yalvardı. Hak Teâlâ da:
— «Bildireyim!» dedi. Sonra da:
— «Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın. Onlar Rablerinin yanında diridirler.» âyet-i kerimesini gönderdi, diye buyurdu.
*
Ebû Ferve (R. Anh)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
— Bir gün Peygamber (S.A.V.) Uhud şehitlerini ziyaret etti ve:
— «Ey gerçek mabud! Senin kulun ve elçin şehadet eder ki, bu cemaat senin rızanı dileyip şehit olmuşlardır!» dedi ve sonra bizlere:
— «Bu şehitleri her kim ziyaret eder, bunlara her kim tahiyyat ve selâm verirse Kıyamet’te selâmetle sorulanlara cevap verirler!» diye buyurdu.

Nakledilir ki, Enbiyalar Sultanı (S.A.V.) her yıl Uhud şehitlerini ziyaret ederdi. Onlara selâm ve tahiyyatta bulunurdu.
Sonra da Hazret-i Ebubekir ve Ömer (R. Anh)lar da bu âdetten ayrılmamışlardır. Ve Hazreti Fatıma, bir gün Uhud sahrasına gitti:
— Hazret-i Hamza’nın kabri başına gelip:
— «Esselâmü aleyküm yâ Resûlallah’m amcası!» dedi. Sonra sesine cevap veren şu sesi işitti:
— «Ve aleykümüsselâm ve rahmetullah.»