Uhud Cenginde On Birinci Olay

By | 16 Mart 2015

uhud-cenginde-on-birinci-olay    Denilmiştir ki, kâfirlerden dört kişi biribiriyle antlaştılar ve Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’i öldürmeye ant içtiler. Bunlar, Abdullah bin Kamiyye, Utbe bin Ebû Vakkas, Abdullah bin Şahab-i, Züheri ve biri de Übeyy bin Halef‘ti. Kimileri de:
— «Abdullah bin Humeyd-i Esedî de onlara katılmıştı!» dediler. İbni Kamiyye Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’e o derece taş attı ki mübarek yüzü kana boyandı, sakalına döküldü. Mendili ile yüzünü temizleyip:
— Peygamberlerine böyle cefa eden bir kavim nasıl mağfiret bulur? Oysa o peygamber onları Hakka davet etmektedir? derdi. O zaman Cebrail (A.S.) şu âyet-i kerimeyi getirdi:
«Senin elinde bir şey yok. Allah, ya onların tevbelerini kabul eder veya onlara zalim oldukları için ceza verir.» (Ali İmrân sûresi, âyet: 128)
Rivayet olunur ki, Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’den kan aktıkça siler, o kanın yere düşmesine meydan vermezdi. Ve şöyle buyururdu:
— Eğer benden bir damla kan yere damlarsa gökten azap iner.
Ve denmiştir ki, Utbe bin Ebû Vakkas Hazret-i Muhammed (S.A,V.)’e bir taş attı. Taş, mübarek alt dudağına dokundu. Ön dişlerinden bir alt çene dişi kırıldı.
Yine derler ki, böyle çok kötü bir hal meydana gelince o dinsiz zalimi kardeşi Sa’d ibni Ebû Vakkas, askerin içinde aradı, intikam almak için bulup öldürmek istedi. Fakat bulamadı.
Kimi Siyer ehli, şöyle yazmışlardır:
— Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’ın mübarek ağızı ve dudağı kanla boyandı. Bir damla yere düşmemişti ki, Cebrail (A.S.) o kanı erişip kaptı. Ve:
— «Yâ Muhammed, Allahü Teâlâ’nın hakkı için, eğer bu kandan bir damla yere düşseydi yerde Tâ.. Kıyamet’e kadar ot bitmezdi!» dedi. Ve Hak Teâlâ bana, bu kanı Cennet’e iletmemi emir buyurdu, tâki huriler o kanı yüzlerine sürsünler ve yanakları kırmızı bir gül olsun.
Ve yine denmiştir ki Cebrail (A.S.) şöyle demiştir:
— Ben, yâ Muhammed, dedim, o kırılan dişlerini bana ihsan eyle! Tâ ki onu hamâil edip onun bereketiyle Allah’ın gadabından emin olayım.
O zaman Hazret-i Muhammed (S.A.V.):
— Ya Cebrail, diye buyurdu, o kırık olan dişimi Ahir Za-manda dar gönüllü ümmetim için saklamaktayım. Eğer Rabbül izzet (Celle Şânühu) bana:
— «Ümmetin, benim emrimi bozdular! diye hitap buyursa bende: — “Senin kulların benim dişlerimi perişan etti! Ben bağışladım. Sen, Ey Rabbim, takva ehlini, mağfiret ehlini affetmekte benden öncesin, derim!” diye buyurdu.»
Nail bin Cübeyr (R. Anh) der ki:
— Muhacirlerden birisi bana şöyle dedi: — «Uhud günü Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’e kâfirler tarafından o kadar ok atıldı ki oklar yağmur gibi yağdı. Allahü Teâlâ’nın kudretiyle Habibi korundu. O vakitte Abdullah bin Şihab-i Züherî:
— «Muhammed’i bana gösterin. Eğer o necat bulursa ben necat bulmıyayım!» dedi. O bu sözü söylerken Peygamber (S.A.V.) onun önünde dururdu. Hazret-i Resûlullah’ın önünden ayrılırken Safvan bin Ümeyye ona sordu:
— Sen ona yaklaşmaya fırsat buldun da ne eyledin?
İbn-i Şihab:
— «Sen neler söylüyorsun?» dedi. O da:
— Sen o sözleri söylerken o da önündeydi.
İbn-i Şihab:
— Vallahi ben onu görmedim. O benim vurmamdan korunmuştur.