Tevbe

By | 6 Ağustos 2014

feraceler

tövbe2Tevbe
Tevbe ve Allahü Teâlâ’ya sığınmak, Allahü Teâlâ’ya dönmek müridlerin ilk adımı ve Allah yolunda ilerlemenin başlangıcıdır. Hiçbir insan tevbenin dışında kalmaz. Çünkü baştan sona kadar, yaratıldığı andan yok oluncaya kadar günahtan uzak dunnak meleklere mahsustur. Günah ve isyana gömülmek, bütün ömründe Allahü Teâlâ’nın emir ve yasaklarına aykırı olmak, şeytanın mesleğidir. Günah işleme yolundan tevbe ederek, pişman olarak itâat yoluna girmek, Âdem’in (aleyhisselâm) ve bütün insanların işidir. Fakat bütün ömrünü tâat ve ibadetle geçirmek de, insan için mümkün değildir. Çünkü, yaratılmasının başında eksik ve akılsız yaratılmıştır. En önce kendisine verilen, şeytanın âleti olan şehvettir, yâni istek ve arzulardır. Şehvetin düşmanı ve melek cevherinin nuru olan aklı, arzular ve istekler yerini aldıktan, göğüs kalesini elde ettikten ve nefis onlarla anlaşıp, yakınlık kurduktan sonra yaratmışlardır. Tevbe O hâlde sonradan ortaya çıkan aklın, bu kaleyi fethedebilmesi, şeytanın elinden kurtarabilmesi için muhakkak tevbe ve mücâhedeye ihtiyacı vardır.
Demek ki tevbe, insanlara muhakkak lâzımdır ve din yolunda ilerleyenlerin ilk adımıdır. Tevbe Yoldan çıkıp, şeriat ve akıl nûru ile yeniden doğru yola girme uyanıklığı elde edildikten sonra tevbe etmekten başka hiçbir farz yoktur. Çünkü tevbe demek, yolunu şaşırmışın, yeniden yola gelmesi demektir.