Taif Dönüşü

By | 1 Ağustos 2019

Taife doğru uzanan bu meşakkatli yolu aşarak oralara varmak bir sıkıntı olduğu gibi buradan dönüşte Mekke’ye girmek de ayrı bir sıkıntı idi Efendimiz(sas) için. Zira O artık İslam’ı açıktan anlatıyor ve Mekke’deki müşrikler kendisine bir zarar vermek için fırsat kolluyorlardı. Aynca Taifte olanlar Mekke’de de duyulmuştu. Buradaki kötü niyetliler de bu hadiselerden yüz bularak işi ileriye götürebilirlerdi. Efendimiz(sas), Taif dönüşünde Cebel-i Nur’a kadar gelmişti. Mekke önlerinde uzanıyordu. Hz. Zeyd, Efendimiz’e(sas) dönerek, “Şehre nasıl gireceğiz ya Resulallah?” diye sordu. Bunun üzerine Efendimiz(sas), orada çobanlık yapan Abdullah bin Urâkıd’a seslenerek, “Süheyl bin Amr’a söyle beni himayesine alsın,” der. Süheyl bunu kabul etmeyince Ben! Mahzum’dan birisinin adını söyler o da reddeder. Üçüncü olarak Mutim bin Adiyy’e söyler. Ona haber gönderir ve o da kabul eder. Hz. Peygambertsas) Mekke’ye girdiğinde Kabe’yi tavafa başlar. Tavaf sırasında Ebu Cehil onları görür ve yanlarına gelip Mutim bin Adiyy’e, “Kefili misin yoksa tâbisi misin?” diye sorar. Mutim, “Benim korumam altındadır,” deyince de, “Senin koruman altında olana biz de dokunmayız,” der. İşte Mekke o günlerde böyle tehlikeli bir durum arz ediyordu ve Efendimiztsas) bu zor şartlar altında bile tebliğini sürdürmeyi ihmal etmiyordu.

Aradan yıllar geçer ve Bedir Savaşı sonrasında Mutim bin Adiyy’in oğlu esir düşer. Peygamberimiz(sas) onun yanma gider ve, “Baban sağ olsaydı ve Bedir esirlerinin tamamını bırak deseydi, ben hepsini bırakırdım,” der. Allah Resulü bir müşrikin iyiliğini bile unutmayacak kadar vefa doludur.