Taif’in Çileli Yolları

By | 1 Ağustos 2019

Mekke’den epey uzaklaşmış durumdayız. Az önce ayrıldığımız köyden pek de fazla uzaklaşmadan yolumuz sola dönüyor. Fakat yolun hemen önünde beliren dağların arasında da bir başka patikanın uzandığını görüyoruz. Burası Peygamber Efendimiz’in(sas) Taife giderken kullandığı yol. Heyecanla arabadan inerek yolun dışına çıkıyor ve kayalıkların üzerinden Efendimiz’in(sas) Taif yolunu daha iyi görmeye çalışıyoruz. Birkaç arkadaşla, ileriye gidip o güzel insanın şereflendirdiği yolu daha yakından görelim diyoruz. Dikkatlice atılan adımlarla keskin kayalıkların arasından ilerliyoruz. Başlarımızda bizi güneşten koruyacak sağlam başlıklar, gözlerimizde en karasından gözlükler var ama güneş bizi perişan ediyor. Daha fazla ilerleyemiyor ve ulaşabildiğimiz en yüksek yerden dağların arasından kıvrıla kıvrıla uzanan bu yola doğru bakıyoruz. Buraları görüp de hislenmemek mümkün değil. “Sen ne güzelmişsin ey Resuller Resulü. Meğer sen ümmetine ne düşkünmüşsün. Biz klimalı arabamızdan çıktıktan sonra dışarıda 5 dakika duramazken sen Mekke’den Taife, 80 km’lik bu yolu yaya hem de tam 2 günde aşmıştın. O kadar sıkıntı ile aşmaya çalıştığın bu yolun sonunda keşke seni en serin mekânlarda, en soğuk sularla, en leziz yiyeceklerle karşılasalardı. Ama onlar Sen’in(sas) getirdiğin güzelliklerin farkında bile değillerdi. Sen onları kurtarmak, onlara hayat olmak için gelmiştin, onlar ise seni taşlamışlardı…”
Hz. Muhammed(sas), peygamberliğinin 10. yılı, Şevval ayının 27. günü varmıştı buraya. Yeşil güzel bir yerdi Taif. Efendimiz(sas) burada 10 gün kaldı ve insanları İslam’a davet etti. Davete icabet etmedikleri gibi ayak takımından bazı insanları da kandırarak Efendimiz(sa$) ve yanındaki Hz. Zeyd’i taşlattılar. Onlar Efendimiz’in(sas) kıymetini Taifin o ünlü üzümlerinden ikram ettirecekti. Bu genç, Addas adında bir kişi idi. Peygamberimiz Taif teki bu üzücü hadiselerden sonra yanında bulunan Hz. Zeyd’le birlikte onun üzüm bağına konuk olmuş ve onun ikramı olan suyu içerken besmele çekmişti. Addas karşısmdakilerin tek bir Allah’a inandıklarını görünce meraklanmış ve kendisinin de Ninovalı olduğunu söylemesi ile Peygamberimiz, “Kardeşim Yunus Peygamber’in(as) memleketinden.” demişti. İşte bu diyalogun geçtiği o bağlar hâlâ duruyor Taif civarında. Belki de yine üstü başı tozlu, ayakları kan içinde de olsa o güzel Peygamber’in(sas) yeniden gelerek buradan üzüm yemesi için yollarını gözlüyordur.