Sihir Büyük Günahtır

By | 29 Eylül 2014

Büyü-ve-Sihir-Tesir-Etmemesi-İçin-Okunacak-DualarVarlığın Nuru ve Allah’ın Sevgilisi “Yedi helak edici şeyden kaçının.” buyur-dukları hadislerinde, ikinci büyük günah olarak Sihri zikretmişlerdi.Yeryüzünde mekân tutan insanlar bir baba ve bir anadan, yâni Âdem(Aleyhisselâm) ile Hazret-i Havva’dan türeyip çoğaldıkları halde, birbirlerinin can düşmanı olmuşlardır. Toprağı insanoğlunun kanı sulayıp durmaktadır. Ezelî düşmanımız olan şeytan boş durmuyor, insanların hem dünyasını, hem de âhiretini mahvetmek için akla hayâle gelmez dümenler döndürüyor, işte sihir de bunlardan biri. Yüreğinde Allah korkusu olmayan kimselerce tezgâhlanıp insanlar huzursuz edilmektedir.Sihir: Lügatte bir şeyin yönünü değiştirmektir. Cevheri “Sihir, efsûundur; me’haz ve menşei lâtif ve gizli olan herşey sihirdir.” Demiştir.(Müslim)
Elmahlı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân dili Tefsirinde şöyle demektedir:Sihir nedir? Esas lügat anlamıyla sihir, her ne olursa olsun sebebi gizli olan ince şey demektir. Nitekim fecir vaktinin başlangıcına da ufuk çizgisinin inceliğinden dolayı “Sîn”in fethi ile “sehar” denilir. Bu manada, yani sebebi gizli olan şeyleri bilmek ve tanımak anlamında sihirin küfür olmayacağı açıktır. Ancak dinî gele¬neklerdeki anlamıyla sihir sadece bu demek değildir. Sebebi gizli olmakla bera¬ber, gerçeğin aksine tahayyül olunan yıldızcılık, şarlatanlık, hilekârlık yolunda cereyan eden herhangi bir şey demektir. Halk dilinde de bu manada kullanılır; yani sihir denildiği zaman bu anlaşılır ve bu da çirkin bir şeydir. Çünkü bunda esrarengiz bir şekilde hakkı bâtıl, bâtılı hak, hakikati hayâl, hayâli hakikat diye göstermek vardır. Nitekim:İnsanların gözlerini sihirlediler.” (A’raf, 116)

Sihirleri sayesinde ipleri ve sopaları onun hayalini büyüledi, çünkü onlar gerçekten yürüyor gibiydiler.» buyurulmaktadır. Bununla beraber özel olarak bazı övgüye değer şeyler ve gerçekler için iyi manada kullanıldığı da olur.Meselâ:Muhakkak ki, bazı sözler sihirdir.” hadîs-i şerifinde dile geldiği gibi ki, buna “helâl sihir” de denilir, üstelik caiz sayılır.Demek ki, esrarengiz, gizli sebep ile incelik, dış görünüşü itibariyle çekicilik ve bir de kötü maksat sihrin niteliğini belirler. Şu halde sihir, her şeyden önce kendi özünde bir harika değildir. Yâni değişik şart ve sebeplere bağlı olarak alışılmışın tersine bizzat İlâhî iradeyle ortaya çıkan olaylardan değildir. Onun herhalde teşebbüs olunacak bir özel sebebi vardır. Şu kadar ki, o sebep herkes için bilinmediğinden, olay bir harika gibi tahayyül olunmaktadır. Bunun içindir ki, sebebi herkes için bilinmeyen herhangi bir gerçek dahi, halkı aldatmak için kullanıldığı zaman bir anlamda sihir olur ”

Fahreddin Râzî sihri sekiz kısma ayırmıştır. Şöyle ki:
1) Yalancıların ve yedi yıldıza tapanların sihri, bunlar taptıkları yedi seyyarenin bu âlemi idare ettiğine, hayır ve şerrin onlardan geldiğine inanırlar, İbrahim (Aleyhisselâm) bu kavme gönderilmişti.
2) Evham sahipleriyle kuvvetli ruh sahiplerinin sihri.
3) Cinlerin yardımıyla yapılan sihir. Buna azâim ve teshir (cincilik) denir.
4) Tahayyül, göz boyacılık ve el çabukluğu ile yapılan sihir. Bazı müfessirlerin beyanına göre fır’avna yapılan sihir bu kabildendi.
5) Bir takım mürekkeb âletlerle yapılan acâip fiiller.
6) Bir takım devaların yani yiyecek ve yağların hassalarmdan bilistifade yapılan sihir.
7) Kalbin taallûku ile yapılan sihir. Bunda sihirbaz İsm-i Âzami bildiğini ve ekseri işlerde cinlerin kendisine mut’i ve ram olduklarını iddia eder (ve insanları öyle kandırır).
8) El altından koğuculuk yapmak suretiyle meydana gelen sihirdir. Halk arasında şayi’ olan sihir budur.”
Sihir, ömür gibi bulunmaz bir sermayeyi beyhude işlerde tüketmektir. Yani seraptır. Eğer sihirbazın elinde bir kudret olsa kendi orda burda sürünmez, dünyanın hâzinelerine mâlik olurdu. Demek ki, bu şey havacıvadır. Ve şeytanların yaman bir tezgâhıdır. Yüce dinimiz sihri, büyücülüğü, falcılığı yasaklamış ve bunları büyük günahlardan saymıştır.