SEVGİ

By | 23 Ağustos 2014

hac-umre-seti

 

annebabaAnlatıldığına göre adamın biri çölde yürürken çirkin bir yüzle karşıla­şır. Ona:

—                     Sen kimsin, der.

Oda:

—                     Senin çirkin amellerinim, der.

Adam:

—                     Senden kurtulmanın çaresi nedir? diye sorar.

O:

—                     Peygamber (s.a.v.)’e salavat getirmektir, der.

Peygamber (s.a.v) salavatla ilgili şöyle buyurmaktadır:

“Bana getirilen salavat sırat köprüsünde insana ışık olur!” Kim cuma gün seksen salavat getirirse, Allah onun seksen yıllık günahını bağışlar!..

Rivayet edildiğine göre, adamın biri Peygamber (s.a.v.)’e salavat getir- miyormuş. Adam rüyasında Peygamber (s.a.v.)’in yüzünü ondan çevirdiğini görür. Ona:

—                     Ey Allah’ın Rasûlü bana kızgın mısm? der.

Peygamber (s.a.v.):

—                     Hayır, der.

Adam:

—                     O halde neden bana bakmıyorsunuz, der.

Peygamber (s.a.v.):

—                     Ben seni tanımıyorum! der.

Adam:

—                     Nasıl tanımazsınız. Alimler, ananın çocuğunu tanıdığı gibi ümmeti­nizi tanıdığınızı söylediler! Ben de senin ümmetindenim!”

Peygamber (s.a.v.):

—                     Onlar doğru söylemişler. Ancak ben ümmetimi bana getirdikleri sa- lavatlar miktarı hatırlarım! der. Adam uykudan uyanır. Hergün yüz defa sa- lavat getireceğine kendi kendine söz verir. Bir müddet sonra rüyasında pey­gamberin kendisini tanıdığını ve şefaat edeceğini görür.

Zira kalbine peygamber sevgisi dolmuştur.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Şayet Allah’ı seviyorsanız…” Tefsirciler bu ayetin iniş sebebini şöyle aktarmaktadırlar: Peygamber (s.a.v.) Ka’b ibni Eşref ve arkadaşlarını İslâm’a çağırdığı zaman dediler ki:

—                     Biz Allah’ın oğulları durumundayız, bizim Allah sevgimiz çoktur!

Bunun üzerine bu ayet indi:

“De ki şayet Allah’ı seviyorsanız, bana tabii olunuz!” (Ali İmran/31)

Siz benim tebliğ ettiğim bu dine uyarsanız. Allah’ı sevdiğinizi belirt­miş olursunuz. Çünkü ben onun emirlerini size ulaştıran ve sizinle ilgili hü­kümleri size açıklayan Allah’ın Rasûlüyüm!

Zira:

“Günahlarınızı bağışlayan Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

inanan insanın Allah’ı sevmesi, O’nun buyruklarına uyması, hoşnutlu­ğunu araması ve itaat etmesiyle mümkündür. Allah’ın mü’minleri sevmesi de, onlara acıyarak muamele etmesi, bol bol nimet vermesi ve onları bağış­laması ve başarıya ulaştırması iledir.

Kim cenneti sevdiğini söyler de Allah’a ibadet etmese o yalancıdır. Kim Peygamber (s.a.v.) sevdiğini söyler, alimleri ve fakirleri, sevmese o ya­lancıdır. Cehennemden korktuğunu söylediği halde günah işlemeye devam eden kimse yalancıdır. Allah’ı sevdiğini söylediği halde belalara sabretme­yen kimse yalancıdır.

Rabia’tül Adeviyye şöyle demektedir:

İsyanda isen sen deme ki sevdim

Bu öyle tuhaf ki yemin ederim

Hakiki sevgide sadıksan eğer

İtaat edecek aşık isterim.

Sevmenin şartı, sevdiğinin isteklerine uymak ve sevgilinin hoşlanma­dığı şeylerden kaçınmaktır.

Anlatıldığına göre bir gurup insan İmam-ı Şibli’yi (r.a.) ziyaret eder­ler.

İmam:

Siz kimsiniz? diye sorar. Onlar:

—                      Biz seni sevenleriz, diye cevap verirler.

İmam Şibli onlara döner ve onları taşlamaya başlar. Onlar imamdan kaçmaya başlarlar.

İmam:

—                      Şayet siz beni sevseydiniz benden gelen beladan kaçmazdınız! der ve şunu ekler:

—                      Sevgi ehli, sevgi kadehinden içince şehirler ve ülkeler onlara dar geldi. Allah’ı hakkı ile tanıdılar, onun sevgisinde gark olur, yanlız ona ses­lenmekten tad alırlar. Sonra şu mısraları okudu:

Sevgini anmakla sarhoşum mevla

Mert olmayan aşık olamaz, asla!

Deve sarhoş olduğu zaman kırk gün yemek yemez ve taşıdığını birkaç katı yüklendiği zaman taşımamazlık etmezmiş. Çünkü, kalbinde sevgi his­settiği zaman, sevdiğini anar, dolayısıyla, ne yeme ihtiyacı duyar, ne de taşı­dığının ağırlığını hisseder. Zira sevgilisini sevme zevki, her şeyin üstünde­dir. Deve dfeve olduğu halde sevgilisinin aşkından yükler taşır, yemek ye­mez. Sizin Allah için yemek ve içmekten vaz geçtiğiniz oldu mu? Allah aş­kına, şehvetten yemek ve içecekten haramdan niye kaçınmazsınız? Siz Allah için hiçbir şeyden vazgeçmez, Allah’ın buyruklarını tutmaz iseniz, bu Allah sevgisi, boş sözden ibarettir.

İbrahim Havvas’a sevgiden sorarlar: “İnsanın bütün arzularını yoket- mesi, bütün ihtiyaçları ve bütün sıfatları yakması, kulun kendisini işaretler denizine atıp boğmasıdır !”der.

Hz. Ali (r.a.) da şöyle buyurdu:

— Cenneti seven, iyiliklere koşar, cehennemden korkar, kötülüklerden kaçınır. Ölümün gerçekliğine inanan kimsenin yüzünde dünyanın hiç bir de­ğeri kalmaz!”