Peygamber Efendimizin dedelerinden Adnan’ın îsâ (Aleyhisselâm) zamanında olduğu söylense de sahih olan görüşe göre Mûsâ (Aleyhisselâm) zamanında yaşamıştır.
Nitekim “Taberânî”de Ebû Ümâme (RadıyallâhuAnh) rivâyetiyle geçen:
“Adnan oğlu Me’add’in çocukları kırk kişiye ulaştığı zaman Mûsâ Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem’in ordusuna rastlayıp onları yağmaladılar.
O zaman ‘Imrân oğlu Mûsâ Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem:
‘Yâ Rabbi! Bu Me’add Oğulları askerimi yağmaladılar’ diye onlara beddua etmeye kalkınca Allâh-u Te’âlâ ona:
‘Ey ‘Imrân oğlu Mûsâ! Onlara beddua etmeyin, çünkü kâfirleri korkutan ve (inananlara) Benim cennetimi müjdeleyen Nebiyy-i Ümmî onlardan gelecektir’ buyurdu” hadîs-i şerîfı bu görüşü teyid etmektedir. (Taberânî, elMu’cemu’l-Kebîr, no:7629, 8/140; Muhammed el-Bintenî, Medâricu ’s-su ‘ûd ile ’ktisâi 1-bürûd, sh:8)
Neseb-i Şerifin Peygamber Efendimizin dedelerinden Adnan İsimli Cedde Kadar Sabit Olduğu Metn-i Şerîf
İşte bu, kıymetli mücevherlerini sünnet-i seniyyenin (sahih hadislerin) parmak uçlarının nazmetmiş olduğu bir neseb silsilesidir.
Bunu (soy ağacını) İbrâhîm Aleyhisselâm’a ulaştırmak, şeriat sahibinin geri durduğu bir husustur.
Peygamber Efendimizin dedelerinden Adnan’ın nesebinin, Allâh tarafından kurban edilmesi emredilen Ismâ’îl (Aleyhisselâm) a nisbeti ve ona ulaştırılması neseb ilimcileri nezdinde şeksiz şüphesiz olarak sabittir.
Şerh ve îzah
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)âan rivâyete göre:
“Rasulüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kendi neseb-i şerifini sayarken Me’add ibni Adnan’dan ileriye geçmez, sonra durur ve iki ya da üç kere tekrar ederek:
“Soy bilimcileri (bilip bilmeden insanlara şecere çıkararak) yalan söylerler” buyururdu.
(ibni Sa’d, et-Tabakâtu’l-kiibrâ, 1/47; Süyûtî, elCâmi’u’l-Kebir, Harfu’l-kâf, no:587)