Bir hanım ne kadar tesettürlü olursa olsun, yanlarında üçüncü bir şahıs yoksa bir erkekle bir arada oturamaz. Başkaları varsa ve bir ihtiyaç ve zaruret söz konusu ise aynı mekânda oturur, ihtiyacını gördükten sonra da oradan ayrılır.
Yanında” ifadesinden iki mânâ çıkarılabilir: Birisi aynı odada, aynı yerde; diğeri de başka şahısların bulunduğu bir yerde yan yana oturma şeklinde anlaşılabilir.
Bir kere ne kadar tesettürlü olursa olsun, yanlarında üçüncü bir şahıs yoksa bir arada bulunmaları caiz olmaz.
Başkaları varsa ve bir ihtiyaç ve zaruret söz konusu ise aynı mekânda oturur, ihtiyacını gördükten sonra da oradan ayrılır.
Misafirlikte ise, imkân nisbetinde aynı odada oturmamalı. Erkeklerin kendi aralarında, kadınların da kendi aralarında oturmaları gerekir.
Böylece her iki taraf da rahat etmiş, istediği gibi hareket etmiş olur.
Yan yana oturma şeklinde anlaşılırsa, bu daha çok toplu taşıma araçları, toplantı ve resmî yerler gibi kalabalık ortamlarda söz konusu olabiliyor. Burada da zaten zaruret olmasa, bir iş meselesi bulunmasa ne orada hazır olur ve ne de oturur.
Hepimizin bildiği bir nokta da şudur ki: Tesettürlü olan bir hanım tesettürünü sadece giyinmekle değil, aynı zamanda kendi konumunu da koruyarak tesettürün gereklerini yerine getirmiş olur.
İzzetini, vakarını, iffetini, haya ve ağırbaşlılığını her vesile ile hissettirmeli ki, gerçek mânâda tesettür içinde bulunmuş olsun.
Çünkü, “Haya güzeldir, ancak hanımlarda daha güzeldir” gerçeği tesettürün haya ile süslenmesini hatırlatmaktadır.