Şakîk-i Belhî (rahimehullâh) diyor ki: “İnsanlar şu dört konuda benim söylediklerimi söylediler, fakat bu konularda benim yaptığımın tersini yaptılar:
1- Biz Allah’ın kuluyuz, kölesiyiz, derler ancak hürler gibi davranırlar.
2- Allah bizim rızkımıza kefildir, derler ancak dünya malı ile iştigal etmeden kalpleri mutmain olmaz.
3- Ahiret dünyadan hayırlıdır, derler fakat ahiretleri için günah toplamaya devam ederler.
4- Elbette bizler de öleceğiz, derler fakat sanki hiç ölmeyecek kimseler gibi amel ederler.”
Ebû Zer (radıyallâhu ‘anh) der ki: “Üç şey var ki beni şaşırttı, hatta güldürdü. Üç şey de var ki beni hüzünlendirdi, hatta ağlattı:
Beni güldüren üç şey:
1- İnsan dünyayı arzular, ölüm de onu. Hep uzun hayaller peşindedir. Ölümü hiç tefekkür etmez.
2- Ölümden ve kıyametten gafildir. Fakat o, kimseden hiçbir an gafil kalmaz.
3- İnsan hayatını kahkaha ve gülüp eğlenmeyle geçirir. Fakat Allah’ın kendisinden razı olup olmadığını bilmez.
Ağlatan üç şey ise:
1- Dostlardan ayrılık. Yani Hz. Muhammed’in (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) ve ashabının (radıyallâhu ‘anhunhüm) vefatları.
2- Ölümün gelip çatması.
3- Kıyamet günü Allah’ın huzurunda durmak. Bilemiyorum, acaba Rabbim benim nereye götürülmemi emredecek! Cennete mi yoksa cehenneme mi?”
Resûlü Ekrem (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur:
“Eğer insanların ölüm hakkmdaki bildiklerini hayvanlar bilselerdi, (korkudan erirlerdi de) asla besili bir hayvan eti yiyemezdiniz’
Hâmid el-Leffâf (rahimehullâh) der ki: “Kim ölümü çokça anarsa ona üç şey ikram edilir:
1- Hemen tövbeye kavuşması,
2- Rızkına kanaat
3- İbadetlerinde neşe ve huzur.
Her kim de ölümden gafil kalırsa o, üç şey ile cezalandırılır:
2- Yeterince rızka karşı kanaatsizlik,1- Tövbeyi ertelemesi,
3- İbadetlerde tembellik.”