Namazı Huşu İle Kılmak

By | 23 Ağustos 2014

namaz-kildiran-seccade

 

namaz ne zaman farz kılınmıştırRivayete göre, Cebrail (a.s.) birgün Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki:

—                       Ey Allah’ın elçisi, gökte bir koltuğa oturmuş bir melek gördüm. Et­rafında Yetmiş bin melek saf halinde ona hizmet ediyorlar. Herbiri nefes al­dığında, Allah her nefesten bir melek yaratırdı. Fakat aynı meleği, Kaf da­ğında kanadı kırık olarak gördüm. O ağlıyordu, beni görünce:

—                       Bana şefaat eder misin, dedi.

Ben de:

—                       Senin suçun nedir? dedim. Melek dedi ki:

—                       Miraç gecesi tahtımda otururken Muhammed (s.a.v.) yanımdan geç­ti. Ben onun için ayağa kalkmayınca Allah beni bu hale getirerek buraya attı. Ben Allah’a yalvardım onu bağışlasın.

Allah, Cebrail (a.s.)’e şöyle vahyetti:

—                       Ey Cebrail o meleğe söyle Muhammed (s.a.v.)’e salavat getirsin ve onun kanadını geri vereyim ve onu bağışlayayım, dedi.

Kıyamet günü insan ilk olarak namazdan hesaba çekilir. Şayet namaz ibadeti tam olursa, diğer amelleri de namazla birlikte kabul edilir. Eğer na­mazda noksanlık varsa, Allah onun diğer amellerine hiç bakmadan reddeder.

Rasûlüllah (s.a.v.) şöle buyurdu:

—                       Farz namazlar, teraziye benzer! Doğru tartanlar kazançlıdır!

Yezid Rakkasi dedi ki:

—                       Rasûlüllah (s.a.v.) öyle namaza dururdu ki, O’nu görenler O’nu ha­reketsiz zannederdi. Bir hadisinde Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

—                       Ümmetimden iki kişi namaza durduğunda, huşu ile’kılanın secdesi, rükusu, gökle yer arasım doldurur. Huşu ile kılan namaz, huşusuz bir na­mazdan kat bekat yüksektir.

Bir hadiste de:

—                       Namazda rüku ile secde arasında belini tam doğrultmayanın Allah kıyamet günü yüzüne bakmaz!

Diğer bir hadiste şöyle buyurdu:

—                       Kim vaktinde abdest alır ve huşu ile namazın rükulerine, secdeleri­ne dikkat ederek kılarsa, kulun namazı beyaz bir nur olarak göğe yükselir. Sahibine şöyle der:

—                       Beni nasıl korudunsa, Allah da seni korusun! Her kim de vaktinde abdest alıp, huşu ile namazın rükünlerini tam yapmazsa, siyah elbiseye bürü­nüp namazı ona şöyle der:

—                       Beni nasıl sen rezil ettiysen, Allah da seni öyle rezil etsin!

Kıyamet gününde o namaz, kirli çamaşır gibi, kulun yüzüne çarpılır!

Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İnsanların en hırsızı namazdan çalan hırsızdır!”

İbni Mesud (r.a.) dedi ki:

—                       Namaz teraziye benzer, kim doğru tartarsa mükâfatlandırı-lır, kim de noksan tutarsa cezalandırılır.

—                       Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:

“Vay doğru tartmayanlarm haline” (Mutaffifin/1)

Din büyüklerinden biri şöyle der:

—                       Namaz kılan esnafa benzer. Nasıl esnar anamal’m parasını çıkarma­dan kâr edemezse, namaz kılan da farz namazları kılmadan nafile namaz kı­lamaz!

Namaz vakti gelince Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle derdi:

—                       Allah’ın yaktığı ateşi, namaz kılarak söndürünüz!

Rasûlüllah (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur:

—                       Namaz tevazudan ibarettir!

Diğer bir hadiste:

—                       Namaz kişiyi çirkin davranışlardan alıkoymuyorsa, o namaz kişiyi

Allah’tan uzaklaştırır. Gafil kişilerin kıldığı namaz, kişiyi çirkin davranışlar­dan alıkoymaz, buyurulmuştur.

Başka bir hadiste şöyle buyurulmaktadır:

—                       Nice namaz kılanlar vardır ki, sadece ayakta durup yorulurlar. Bu­rada kast edilen, gaflet ile kılınan namazdır!

Rasûlüllah şöyle buyurdu:

—                       İdraksiz kılınan namaz, namaz değildir.

Dervişane göre, namazın dört esası vardır:

a)                        İdrakle namaza başlamak.

b)                        Edep ve haya ile namazı kılmak.

c)                        Namazın rükünlerine saygı göstererek kılmak.

d)                        Namaz bittiğinde, kabul edilip edilmeyeceğinden endişe duymaktır.

Bir veli şöyle dedi:

—                       Kalbini tam namaza vermeyenlerin namazı bozulmuştur!

Yine Rasûlüllah (s.a.v.) bir hadiste şöyle buyurmuştur:

—                       Cennette Efyah denilen bir ırmak vardır. İçinde inci ve yakutlarla oynayan huriler yaratılmıştır. Onlar Allah’ı yetmiş bin dille teşbih ederler. Onların sesleri, Davud (a.s.)’ın sesinden daha güzeldir. Onlar:

—                       Biz namazı huşu ve erkanına uygun kılanlar için yaratıldık, derler.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

—                       Namazı huşu ile kılanı ben kendi evime yerleştiririm ve beni ziyaret edenlerden olurlar!

Allah, Musa (a.s.)’a şöyle vahyetti:

—                       Ey Musa, beni andığın zaman, vücudunun organları titresin ve kal­bin tatmin olsun. Beni andığında, dilin kalbin arkasından konuşsun. Namaza kalktığında, günahkâr gibi başı eğik namaza dur. Kalbini buruk tut, diline doğru söylet!

Allah’ın şöyle vahyettiği rivayet edilir:

“Ümmetinin asilerine söyle, benim adımı anmasınlar. Çünkü beni asiler anarlarsa, ben de onları lanetle anarım!”

Bu durum asiler içindir, gafiller için değildir. Gafletle isyanın birleş- meşinin getireceği kötülüğü sen düşün!..

Eshaptan bazıları dedi ki:

—                       İnsanlar namazdaki, huşu, ve rükünlerine uyuşlarına göre mahşere getirilirler.

Rasûlüllah (s.a.v.)’in şöyle dediği rivayet edildi:

—                       Adamın biri namazda sakalıyla oynuyordu. Rasûlüllah (s.a.v.) onu görünce şöyle dedi: “Şayet kalbinde huşu olsaydı, organlarında da huşusu yansırdı!” ve devam etti: “Kalbinde huşu olmayanların namazı geri çevrilir!”

Şüphesiz namazı huşu ve rükünlerine uygun kılmak övülmüştür. Al- lah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Onlar namazı huşu ile kılarlar.” (Mü’minun sûresi/2)

“Onlar, Namazlarını, korumaya devam ederler.” (Mu minun/9)

“Onlar namazlarına devam ederler.” (Mü’minun/9)

—                       Namaz kılanlar çoktur yanlız, huşu ile kılanlar azdır. Hacca giden­ler çoktur, ama hacca uygun davrananlar azdır. Kuş çoktur, ama içlerinde bülbül azdır. Bilen çoktur, yapan azdır. Namazın yeri, Allah’ın buyruklarına boyun eğmektir. Namazın madeni huşu ve kalbi ile kılmaktır. Bu namazın kabul görmesinin işaretidir. Namazın caiz olma şartı, farzlarını yerine getir­mekle mümkün olur. Farzın yerine getirilmesi de, huşu ile kılmakla olur. Ni­tekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Mü’minler kurtuluşa ermiştir. Ki onlar namazlarını huşu ile kı­larlar.” (Mü’minun sûresi/1-2)

Bu huşunun namazın farzlarından olduğunun delilidir. Şu ayetle takva­nın namazın farzlarından olduğunu da belirtir.

“Allah sadece takva sahihlerinin ibadetlerini kabul eder.” (Mai- de/27)

Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kalbi ile Allah’a yönelerek iki rekat namaz kılan, annesinden doğdu­ğu gün gibi bütün günahlardan arınır!”

Kişi namazda iken, huşu halinde olursa, gönlüne gelen duygu ve dü­şüncelerden uzaklaşır. Namazda gönlüne bazı duygu ve düşünce gelenler, onları kovmalıdır. Onun için leş ve süsten uzak, gönül çekici ve tezyinattan

 

naz kılmalıdır.

ldiğine göre Ebu Cehm peygamber (s.a.v.)’e, üzerinde yal- İbise vermiş. Peygamber (s.a.v.) onunla namaz kılarken, zdan sonra onu çıkartarak:

u Cehm’e götürün, zira o beni namazda oyaladı, dedi, ldiğine göre, peygamberin nalınının bağı eskiyince yenilet- lın bağının yeniliği O’nu oyalayınca, sökerek tekrar eskisi-

lere haram kılınmadan önce, peygamber (s.a.v.)’in parma- izük vardı. Mimberde hutbe için çıktığında onu çıkartarak

k ben size bakarken dikkatimi çekiyordu! Onun için attım, ldiğine göre ashabdan biri, hurma bahçesinde namaz kılar- ırak kaç rekat namaz kıldığını unuttu. Bunu Hz. Osman şöyle devam etti:

yi Allah için sadaka olarak veriyorum, dedi, azılan “dört şey namazı zedeler” dediler, ı sallanmak ve bakmak, azlamak ve onunla uğraşmak, varırken çakıl taşlarını düzeltmek, n çok geçtiği yerde namaza durmak.

(s.a.v.) şöyle buyurdu:

kılan, sağa sola bakmadıkça, Allah onun namazını kabul ldiğine göre Hz. Ebu Bekir:

huşu ile kılardı, adeta ruku ve secdede kuşlar onu ölü sana­tlardı. Büyük devlet adamlarının huzurunda dahi, saygı ve ığlı olarak durulmaktadır. Alemlerin Maliki’nin huzurunda sın?

ldiğine göre, Tevrat’ta şöyle yazılmaktadır: t oğlu, namazda ağlamaktan çekinme, zira ben sana kalbin-

 

den daha yakınım ve nurumla kalbini görürüm!

Hz. Ömer (r.a.) bir hutbesinde şöyle demişti:

—                       Müslüman biıisi, saçlarını ağarttığı halde, tam bir namaz kılmamış olabilir, dedi.

Oradakiler:

—                       Bu nasıl olur; ya Emirel Mü’minin! Hz. Ömer (r.a.) şöyle devam et­ti:

—                       Kişi, tam huşu ve namazın erkanlarına uygun namaz kılmadığı hal­de Allah, o namazı nasıl kabul etmiş olabilir! dedi.

Ebu Ali (r.a.)’ye şu ayetten sordular:

“Onlar ki namazda gaflet içindedirler.” (Ma’un/5)

O da şöyle dedi ayetteki “sehun”dan kasıt, namazda dalgınlık göstere­cek kaç rekat kıldığını unutmaktır!

Haşan Basri (r.a.) dedi ki “sehun” namazı vakti girdiği halde oyalanıp namazı kaçıranlar içindir!

Allah-u Teâlâ bir Hadis-i Kutsi’de şöyle buyurdu:

—                       Kulum kendi üzerine farz kılınan namazı kılmakla azabımdan kur­tulur!

 

naz kılmalıdır.

ldiğine göre Ebu Cehm peygamber (s.a.v.)’e, üzerinde yal- İbise vermiş. Peygamber (s.a.v.) onunla namaz kılarken, zdan sonra onu çıkartarak:

u Cehm’e götürün, zira o beni namazda oyaladı, dedi, ldiğine göre, peygamberin nalınının bağı eskiyince yenilet- lın bağının yeniliği O’nu oyalayınca, sökerek tekrar eskisi-

lere haram kılınmadan önce, peygamber (s.a.v.)’in parma- izük vardı. Mimberde hutbe için çıktığında onu çıkartarak

k ben size bakarken dikkatimi çekiyordu! Onun için attım, ldiğine göre ashabdan biri, hurma bahçesinde namaz kılar- ırak kaç rekat namaz kıldığını unuttu. Bunu Hz. Osman şöyle devam etti:

yi Allah için sadaka olarak veriyorum, dedi, azılan “dört şey namazı zedeler” dediler, ı sallanmak ve bakmak, azlamak ve onunla uğraşmak, varırken çakıl taşlarını düzeltmek, n çok geçtiği yerde namaza durmak.

(s.a.v.) şöyle buyurdu:

kılan, sağa sola bakmadıkça, Allah onun namazını kabul ldiğine göre Hz. Ebu Bekir:

huşu ile kılardı, adeta ruku ve secdede kuşlar onu ölü sana­tlardı. Büyük devlet adamlarının huzurunda dahi, saygı ve ığlı olarak durulmaktadır. Alemlerin Maliki’nin huzurunda sın?

ldiğine göre, Tevrat’ta şöyle yazılmaktadır: ı oğlu, namazda ağlamaktan çekinme, zira ben sana kalbin-

 

den daha yakınım ve nurumla kalbini görürüm!

Hz. Ömer (r.a.) bir hutbesinde şöyle demişti:

—                       Müslüman binsi, saçlarını ağarttığı halde, tam bir namaz kılmamış olabilir, dedi.

Oradakiler:

—                       Bu nasıl olur; ya Emirel Mü’minin! Hz. Ömer (r.a.) şöyle devam et­ti:

—                       Kişi, tam huşu ve namazın erkanlarına uygun namaz kılmadığı hal­de Allah, o namazı nasıl kabul etmiş olabilir! dedi.

Ebu Ali (r.a.)’ye şu ayetten sordular:

“Onlar ki namazda gaflet içindedirler.” (Ma’un/5)

O da şöyle dedi ayetteki “sehun”dan kasıt, namazda dalgınlık göstere­cek kaç rekat kıldığım unutmaktır!

Haşan Basri (r.a.) dedi ki “sehun” namazı vakti girdiği halde oyalanıp namazı kaçıranlar içindir!

Allah-u Teâlâ bir Hadis-i Kutsi’de şöyle buyurdu:

Kulum kendi üzerine farz kılınan namazı kılmakla azabımdan kur­tulur!