Namaz Tesbihatının Anlamı ?
Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her namazdan sonra kim otuz üç defa subhânallah, otuz üç defa elhamdülillâh, otuz üç defa Allâh’u Ekber der, yüze tamamlamak için de lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerike leh, lehü’l—mülkü ve lehü’l—hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir: Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter” derse, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir.”
“Allah imâm ve namazı ancak zekâda kabul eder”
“Ey îman edenler! Kâfir olanlar bile birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur!”
Yukarıdaki ayette Allah (c.c.) Müslümanları yardımlaşmaya teşvik eder ve bunun terki hâlinde cemiyetin huzurunu bozacak fitne, kargaşa ve ihtilâllerin olacağını haber verir. Şu halde zekât, bu yardımlaşmayı gerçekleştirecek en mühim vasıta olarak, Kuran’da otuzdan fazla ayette emredilmiştir. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu ilâhı emrin yerine getirilmesi için pek çok beyanlarıyla, Müslümanları zekâta teşvik buyurmuştur. Bazılarını kaydediyoruz:
“Malınızın zekâtını vermeniz, İslâm’ınızı tamamlar”;
“İslâm’ınızın kemali zekâtın ödenmesiyledir”;
“Allah imanı ve namazı ancak zekâtla kabul eder”;
“Allah, zekâtını ödemeyen kimsenin namazını kabul etmez, ikisini birlikte yapıncaya kadar. Zira Allah u Teâlâ Hazretleri namazla zekâtı (Kur’an’da yan yana birlikte zikretmek suretiyle) birleştirmiştir, siz aralarını açmayın!;
“Kimin zekât verecek malı yoksa:
“Allahümme salli alâ Muhammedin abdike ve Resûlıke ve alâ’lmüminine ve’lmü’minât ve’lmüslimîne ve’lmüslimât.
(Allah’ım, kulun ve elçin Muhammed’e, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, Müslüman erkeklere, Müslüman kadınlara salât (rahmet et!)” desin.
Bu söz onun için zekât yerine geçer.”