Müsibetlerin Doğuşu ve Sebepleri ve Onları Engellemek

By | 22 Eylül 2014

müsibetlerin_dogusuKur’an-ı Kerim belâ ve musibetlerin geliş sebeplerini ve Allahü zülcelâl hazretlerinin onları nasıl kaldıracağını apaçık ifade etmektedir.
1- “Kafirlere bu azabın yapılış sebebi şu: Bir kavim, kendilerinde olan iyi hali (kötülüğe) çevirmedikçe, Allah da onlara ihsan ettiği bir nimeti (azaba) çevirici değildir. Gerçekten Allah (her söyleneni) işitendir, (bütün yapılanları) kemaliyle bilendir.” (Enfal suresi,53)
2- Başmıza gelen her musibet, kendi elinizle kazandıklarınız (günahlar) yüzündendir. Allah ise, günahların bir çoğunu da bağışlar. (Şura suresi, 30)
(Ayette hitab, günahkar mü’minleredir. Günahı olmayan mü’minlerin başına gelen musibetlerin sebepleri başkadır. Mesela onların sabretmeleri ecirlerini artıracak bir sebeptir.)
3- “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat belirdi, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (Rum suresi, 41)
(Ayette, kötü fiillere, ibret olsun diye dünyada iken verilen karşılıklar için, bir kısmı” denemekte ve asıl cezalarının ahirette olduğuna işaret edilmektedir.)
4- Allah şöyle bir kenti misal olarak anlattı: “Huzur ve güven içinde idi, ona rızkı da her yerden bol bol gelirdi. Sonra Allah’ın da onlara işledikleri şeylerden dolayı açlık ve korku libasını tattırdı.” (Nahl suresi, 112)
(Cenab-ı Hakk, Mekkelileri, Kur’an’ı ve Hz. Peygamberin risaletini inkar ettikleri için yedi sene müddetle kıtlığa uğratmıştı. Hatta leş ve kan yemek zorunda kalmışlardı. Ayrıca onların kalblerine Müslümanların heybet ve korkusunu yerleştirmişti.)
5- Bu âyet-i kerimeler, bize şunu ifade ediyor;
Adil ve Hakim olan Allah’ın bir topluma gönderdigi belalar, onların isyanları ve Allah’ın emrine muhalif davranmaları yüzündendir. Özellikle halkı Müslüman olan ülkelerin fertleri tevhidden uzaklaşıp şirk düzenle¬
rinin hakim olmasından ötürü birçok fitne ve meşakkatle yüzyüzedirler. Onların bu sancılı hayatları, ancak Allah’ın tevhidine rucu etmek, ilahi nizamı ferd ve toplumsal düzeyde uygulamakla tedavi edilebilir.
6- Kur’an-ı Kerim müşriklerin yüzyüze geldiği musibet ve felaketler anındaki hallerini ve bu hallerini de yalnız Allah’a yakarışlarını zikretmekte, tehlikeyi atlattıklarında tekrar şirklerine döndüklerini yani genişlik anlarında Allah’ı bırakıp putlarına yalvardıklarını yer yer dile getirmektedir. “Onlar gemiye binip tehlikelerle yüzyüze geldiklerinde dinin sade¬ce Allah’a ait olduğuna inanarak O’na yalvarmaya başlarlar. Fakat Allah kendilerini sağ salim karaya çıkarıp kurtarınca da hemen O’na ortak koşmaya başlarlar.” (Ankebut suresi, 65)
7- Bugün İslâm patentli birçok insanlar, bir musibet ve felaketle karşı karşıya geldikleri zaman Allah’tan başkasını çağırmaktadırlar, yalvarış ve yakarışlarına Allah’tan başkasına yönelterek gerek musibet, gerekse genişlik anlarında olsun ilk müşriklerden daha farklı bir şirkin içinde gir¬mektedirler. Müslümanlar Uhud savaşında size gelen musibet sonunda yetmiş kişi şehid olmasına karşılık, daha önce Bedir savaşında kafirlerden iki kat ki, yetmiş ölü ve yetmiş esir olmuşken, siz: “Peygamber bizimle ve biz de Müslüman iken bu musibet bize nereden geldi? dediniz. Onlara de ki: O, kendi tarafmızdadır, Peygambere itaat etmeyişinizdendir. Şüphe yok ki, Allah her şeye hakkıyla kadirdir.”(Al-i İmran Suresi, 165)

Sevgili kardeşlerim Allahu Zülcelal Hazretleri insanoğluna vermiş olduğu akıl nimetiyle hereket edip iyi amel işleyenleri cennetle mükafatlandırır. Kötü amel işleyenleri ise cehennemle mükafatlandırır.
Sevgili kardeşlerim! Peygamberimiz (s.a.v) efendimiz bir hadis-i şerifde öyle buyurmaktadır: “Men etaallahe etaehu külli şeyin”
“Kim ki Rabbisine itaat ederse her şey ona itaat eder.”