Mükellef ile İlgili Sorular

By | 17 Eylül 2014

Mükellef1. Mükellef kime denir?

Mükellef: Dinin emrettiği şeyleri yapmak ve yasakladığı şeylerden sakınmakla yükümlü olan insana denir.

2. Mükellefin şartları kaçtır ve nelerdir?

Bir kimsenin yaptıklarından, hal ve hareketlerinden sorumlu olması (mükellef olması) için iki şart vardır.

Bunlar:

Akıllı olmak (deli olmamak).
Buluğa (ergenlik çağma) ermek.

3. Büluğ ne demektir, insanlar yaklaşık kaç yaşlarında büluğa ererler?

Büluğ; çocukluk dönemini bitirip erginlik çağma gelmek demektir. Ergenlik yaşı her insanda aynı olmaz. Çocukların vücut yapılarına, iklim şartlarına, beslenmelerine göre değişir. Erkek çocukların ihtilam olması, kız çocukların da adet halinin başlaması ergenlik çağma ermelerinin önemli belirtileridir. Ergenlik yaşı; genel olarak erkek çocuklarında, 12-15; kız çocuklarında da 9-15 yaşlarıdır. Ancak 15 yaşını bitirdiği halde kendisinde ergenlik belirtileri görülmeyen çocuklar, erkek olsun kız olsun hükmen ergenlik çağma gelmiş (mükellef) sayılır ve dinin hükümleriyle mükellef kabul edilirler.

4. Mükellefin işleri kaçtır ve nelerdir?

Mükellefin işleri, bunlara; “Ef âl-i Mükellefin” denir, sekiz tanedir. Bunlar:
1. Farz: Dinen yapılması kesin delillerle emredilen şeydir. Yapan sevap kazanır ve cezadan kurtulur, yapmayan günah kazanır, inkar eden dinden çıkar.

Farz, farz-ı aym ve farz-ı kifaye olmak üzere ikiye ayrılır:

a) Farz-ı ayın: Her mükellefin bizzat yapması gereken farz demektir. Namaz kılmak, oruç tutmak gibi.

b) Farz-ı kifaye: Bazı mükelleflerin yapması ile diğerlerinin üzerlerinden (sorumluluğu) kalkan farzdır.

Cenaze namazı kılmak, topluma yararlı olan gerekli işleri öğrenmek gibi. Farz-ı kifayeyi yerine getirenler sevap kazanırlar, yerine getirmeyenler günah kazanmazlar. Ancak farz-ı kifaye görevini mükelleflerden hiç biri yerine getirmezse, o toplumdaki herkes bundan dolayı günahkâr olur.

2. Vacib: Delil yönünden farz kadar kesin olmamakla beraber, yapılması istenen şeydir. Kurban kesmek, vitir ve bayram namazı kılmak gibi. Vacibi yapan sevap kazanır, özürsüz olarak yapmayana azap gerekir, fakat inkâr eden dinden çıkmaz.

3. Sünnet: Peygamberimiz’in farz ve vacip olanların dışında yaptıklarına ve yapılmasını tavsiye ettiklerine denir. Sünnet de müekkede ve gayr-i müekkede diye iki kısma ayrılır:

a) Sünnet-i Müekkede: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) çoğu zaman yaptığı ve bazen de terk ettiği sünnete denir. Sabah, akşam, öğle namazlarının sünnetleri gibi.

b) Sünnet-i Gayri Müekkede: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) ara sıra yaptığı sünnetlere denir. İkindi namazının sünneti, yatsı namazının ilk sünneti gibi.Sünneti işleyen sevap kazanır, terk etmek ise, azabı değilse de, azarlanmayı ve kınanmayı gerektirir.

4. Müstehap: Peygamberimiz’in bazen yapıp, bazen da yapmadığı şeylere denir. Kuşluk namazı kılmak gibi. Müstehaba Mendup da denir. Müstehabı yapan sevap kazanır, yapmayan sevaptan mahrum olur.

5. Mübah: Mükelleflerin yapıp yapmamakta serbest olduğu şeylerdir. Yemek içmek, uyumak, yürümek gibi.

6. Haram: Dinen yapılması kesin delillerle yasaklanmış olan şeylerdir. Hırsızlık yapmak, içki içmek, zina yapmak gibi.

Haram olan bir şeyi yapan günahkar olur, haramdan kaçınan sevap kazanır. Haram olan şeyi helal sayan ise dinden çıkar.

7. Mekruh: Delil yönünden haram kadar kesin olmamakla beraber, yapılmaması istenen şeydir.

Mekruh; tahrîmî ve tenzîhî olmak üzere iki kısımdır:
a) Tahrîmen Mekruh: Harama yakın olan mekruhtur. Va¬cip olan bir şeyi yapmamak gibi.
b) Tenzîhen Mekruh: Helala yakın olan mekruhtur. Sün¬net ve müstehap olan şeyleri yapmamak gibi.
8. Müfsid: Başlanmış bir ibadeti bozan şeydir. Oruçlu iken bile bile yiyip içmek gibi.