Lokman Hekim’in Oğluna 100 Öğüdü -2

By | 29 Eylül 2014

hz. lokman kimdirHerkesin karşısında yemek yeme.
Yolda giderken büyüklerin önünde yürüme.
Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.
Güneş doğacağı vakitlerde uyuma.
Başını dizlerinin üzerine koyma.
Sağa, sola bakma, daima önüne bak.
Mümkün olduğu kadar eyersiz ve koşusuz ata binme.
Misafir yanında bir kimseyi azarlama.
Misafire iş buyurma.
Deli veya sarhoş adama söz söyleme.
İşsiz güçsüz, serseri adamların yanında oturma.
Kâr ve ziyan kaygısıyla kimseye yüzsuyu dökme.
Hem fodul, hem kibirli olmaktan sakın.
Kimsenin düşmanlığını celbetme.
Kavga ve gürültüden uzak dur.
Daima yanında para ile çakı veya parmağında yüzük bulunsun, bunlarsız gezme.
Kendini küçük düşürüp horlatacak dereceye varmamak şartıyla, herkese karşı nezâketle muamele et.
Tevazudan ayrılma.
Ömrün oldukça Allah’a (c.c) samimiyet ve ihlâs ile müteveccih ve mütevekkil ol.
Kur’an-ı Kerim’de Lokman Hekim’in Oğluna Öğütleri
Lokman Hekim’in Sudanlı olduğu ve M.Ö. 10. asır civarında yaşadığı bilinmektedir. Davut Aleyhisselâm’a kırk yıl kadar ilim ve hikmetiyle vezirlik yapmıştır. Sadece hekimlik değil, terzilik marangozluk sanatında da mahirdir. Dünyada en uzun yaşayanlar arasında Hızır Aleyhisselâm’dan sonra Lokman Hekim kaydedilmektedir.
Arabistan’ın Umman tarafında yaşamış, uzunca bir hayattan sonra ibadet halindeyken, Kudüs’le Remle arasında vefat etmiştir.
Lokman Hekim’in elinde bulunan defter (Hikmet’ül-Lokman) kendi notları olmayıp, Davut Peygamberin hastaları iyileştirmede kullandığı kitaptır. Bu kitap Danyal Peygamber eliyle Babil’e geçmiş, Büyük İskender’in doğu seferinde de Aristo tarafından ele geçirilmiş ve Yunancaya çevrilmiştir.
İbretli ve hikmetli öğütleri çoğu milletlerin literatüründe atasözü olarak yer almıştır.
“Andolsun ki biz Lokman’a Allah’a (c.c) şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah (c.c), hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye lâyıktır”
“Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki:
Ey oğlum!
Allah’a (c.c) ortak koşma. Çünkü Allah’a (c.c) ortak koşmak (şirk) elbet¬te büyük bir zulümdür.”
“Ey oğulcuğum!
Haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya için de veya göklerde yahut yerin dibinde gizlense, Allah (c.c) onu getirir, nizamına koyar. Çünkü Allah (c.c) en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır.”
“Ey oğulcuğum!
Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar azmi gerektiren işlerdir.
İnsanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah (c.c) övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez. Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.”
Ey oğlum!
Takvayı, kendin için âhiret sermayesi edin. Çünkü takva, mal ve mülk ile olmayan bir ticarettir.
Cenazede hazır bulun, çünkü cenaze sana âhireti hatırlatır. Haram ve günahlar ise, senin dünyaya karşı meylini arttırır.
Ey oğlum!
Yalan söyleyen kimsenin nuru gider, kötü huylu olan kimsenin gam ve kederi çoğalır. Anlayışsız kimseye bir meseleyi anlatmaktan, bir kayayı yerinden oynatmak daha kolaydır.
Ey oğlum!
Cahili bir yere elçi olarak gönderme, eğer akıllı ve hikmet sahibi birini bulamazsan kendin git.
Ey oğlum!
Allah-u Teâlâ’yı anan insanlar görürsen, onlarla otur. Âlim olsan da, ilminin faydasını görürsün ve ilmin artar, ilmin yok ise sana öğretirler. Allah-u Teâlâ onlara olan rahmetinden seni de faydalandırır.
Ey oğlum!
Allah-u Teâlâ’nm zikredilmediği meclise rastlarsan, orada oturma. Sen âlim olsan da, ilim sana fayda vermez. Eğer ilmin yok ise, cahilliğin fazlalaşır. Onlarla bulunman sebebiyle, Allah-u Teâlâ’nm gazabı sana isabet eder.
Ey oğlum!
Dünya derin bir deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Takva gemin, iman yükün, tevekkül hâlin, amel azığın olsun.
Kurtulursan Allah-u Teâlâ’nm rahmetiyle, boğulursan günahın sebebiyledir.
Ey oğlum!
Ben nice ağır yükler taşıdım, kötü komşudan ağırını görmedim. Nice acılar tattım, fakat fakirlik gibi acı tatmadım.
Ey oğlum!
Bilmediğin şeyi tam öğren. Bir kişiyle kardeşlik kurmak istediğin zaman, önce onu gazaptandır. Eğer kızgınlığı anında sana adaletle davranırsa, yaklaş; yoksa ondan sakın.
Borçlu olmaktan sakın. Çünkü gündüz zillet, gece gam ve keder içinde olursun.
Ey oğlum!
Allah-u Teâlâ günahımdan dolayı beni cezalandırmaz diye ümitli olmadığın gibi, rahmetinden de ümidini kesici olma.
Ey oğlum!
Âlimlere karşı öğünmek, akılsızlarla inatlaşmak, meclislerde ve toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme, ihtiyacım yok, diyerek ilmi de terk etme.
Ey oğlum!
Yalandan çok sakın. Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla hayanı, değerini ve makamını kaybedersin.

Ey oğlum!
Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma, insanların elinde olana tamah etmekten sakın. Kazaya razı ol ve Allah-u Teâlâ’nm sana verdiği rızka kanaat et.
Ey oğlum!
Helâl lokma ye ve işlerinde âlimlere danış, işlerini nasıl yapacağını onlara sor.
Ey oğlum!
Bir hata işlediğinde hemen tövbe et ve sadaka ver. Ey oğlum!
Ölümden şüphe ediyorsan uyku uyuma. Uyuduğun ve uyumak mecburi¬yetinde olduğun gibi, ölüme de mahkûmsun.
Dirilmekten de şüphe ediyorsan uykudan uyanma. Uykudan uyandığın gibi, öldükten sonra da dirileceksin.
Ey oğlum!
Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer. Hayır söyleyen kâr eder. Kötü konuşan günahkâr olur. Diline hakim olmayan pişman olur.