Ebu’d-Derdâ’ (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim:
“Lanet ediciler, kıyamet gününde şefaatçılar ve şahidler olamazlar.”
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, (316); Müslim, Birr 85 (2598); Ebu Dâvud, Edeb 45 (4907); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/448, 471)
Ebu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Sıddîk bir kimseye lanetçi olmak yakışık almaz.”
(Buhârî, Edebü’l-Müfred, (317); Müslim, Birr 84 (2597); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/337, 365,450)
Semure b. Cündub (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Birbirinize Allah’ın lanetiyle, gazabıyla ve cehennem ateşiyle lanet etmeyin.”
(Ebu Dâvud, Edeb 45 (4906); Tirmizî, Birr 48 (1976); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/21)
Ebu’d-Derdâ’ (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim:
Kul bir şeye lanet ettiği zaman o lanet semaya yükselir. Fakat (lanet çok korkunç bir şey olduğundan dolayı) gök kapıları (korkularından onu kabul etmek istemezler,) hemen onun önünde kapanıverirler.
Sonra bu lanet yere iner; (fakat) onun önünde yer kapıları da kapanır. Sonra (gidecek bir yer bulamadığından) sağa-sola yönelmeye başlar. (Sağa ya da sola gitmek için de) bir izin bulamayınca (gerçekten lanet edilmeye uygun) ise lanet edilen kimseye döner. (Lâyık) değilse lanet edene döner.”
(Ebu Dâvud, Edeb 45 (4905)
İmrân b. Husayn (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Bir defasında Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) seferlerinden birinde iken Ensar’dan bir kadın da dişi devesi üzerinde yolculuk ediyordu. Kadının canı sıkılıp deveye lanet etti. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu lanet sözünü işitti. Bunun üzerine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Bu devenin üzerinde bulunanları alın, deveyi de serbest bırakın. Çünkü o, lanetlenmiştir’ buyurdu.
İmran: ‘Ben o deveyi halen insanlar arasında yürürken görür gibiyim. Ona hiç kimse sataşmıyordu’ dedi.”
(Müslim, Birr 80 (2595); Ebu Dâvud, Cihad 50 (2561); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/429, 431, 525)
Ebu Berze el-Eslemî (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Bir cariye, dişi bir deveye binmişti. Devenin üzerinde bir topluluğun bazı eşyaları vardı. Derken cariye, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i gördü. Bu sırada dağ yolu, yolculara dar geldi. Cariye:
– ‘Haydi, deh!… Allahım! Bu deveye lanet eyle!’ dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Üstünde lanet bulunan bu deve bize yoldaşlık etmesin’ buyurdu.”
(Müslim, Birr 82 (2596); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/517)
(Hadis, lanetçilerin kıyamet gününde şefaatlerinin kabul edilmeyeceğini haber vermektedir.
Şehadet kelimesine gelince, bazı alimlere göre lanetçinin kıyamet gününde şehadeti kabul edilmeyecektir.
Bazı alimlere göre de lanetçinin şehadeti dünyada kabul edilmez. Çünkü onlar, fasıklar zümresine girmektedirler.)