Allah’u Tealanın “Onları yataklarında yalnız bırakın” sözünün anlamı; onunla konuşmaması ve yatarken ona sırtını dönmesi veya yatağı tamamıyla terk etmesidir. Bu, kadının itaatsizliğini önlemede çok yerinde bir davranış olacağı gibi ‘dokunmayı terk etme’ anlamında olan yorumdan daha aşağı kalır bir üslup da değildir. Çünkü ondan yüz çevrilip yatarken sırt dönülmesi, aklıselim birisinin içinde büyük bir etki yaratacak ve onda evliliğin kıymetini ve normal bir müslü- man kadının hayatındaki evlilik nimetinin ne derecede bir değere sahip olduğunun farkına vardıracaktır.
“Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize arkanızı dönüp ayrılmayınız. Ey Allah’ın kulları, birbirinize kardeşler olunuz. Bir müslümanın din kardeşini üç günden fazla terk etmesi (küs durması) helal olmaz.” Buhari ve Müslim’in Enes b. Malik’ten rivayet ettikleri bir hadiste Nebi sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:Erkek, yatakta eşine sırtını döner veya onunla aynı yatakta uyumaz ya da dediklerini yapmazsa, inadı ve sert duruşlarıyla beraber onu yalnız başına odasına terk eder. Yalnız bırakmanın hedefi, kadının, hatalı duruşlarında devam etmesini engellemek ve düşüncelerini değiştirip evlilik yuvasına geri dönmesini sağlamaya çalışmaktır.
Bunun üzerine, bu hadisten yola çıkarak, kadının, üç günden daha fazla konuşmadan terk edilmesi caiz değildir. Zira hanımın ve evlilik hayatının temeli olan sevgi ve şefkat bağının, sıradan bir İslam bağına ve komşu hakkına üstünlüğü vardır. Zaten itaatsizlik, sadece geçici bir durumdur. Yine, bu aşamada kocanın, geri dönmesine saygı duyup bu davranışını takdir etmekle, hanımının başka bir kıyıdan geri dönebilmesi için bir köprü yapması gerekecektir.