Evlilikte rıza esastır. Her iki tarafın da rızası alınmış olmalıdır. Hele bazı yerlerde görüldüğü üzere, kızın rızasının alınmaması, çok yanlış bir harekettir. Kız, istemediği birisine verilmemelidir. Bu hususla ilgili hadis-i şerife bakalım.
• îbn-i Büreyde’den (r.a.) şöyle rivâyet edilir.
“Genç bir kız, Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, ‘Babam alt tabakadan oluşunu, benimle giderip şeref kazanmak için, beni erkek kardeşinin oğlu ile evlendirdi/ diye şikayette bulundu. Peygamberimiz (a.s.m.) evlenme meselesinin kabulü veya reddedilmesi hususunu kıza bıraktı. Bunun üzerine kız, ‘Ben babamın yaptığı işi kabul ettim; ancak babaların böyle davranmaya hakları olmadığının da bilinmesini istedim.’ dedi.” (İbn-i Mâce, Nikâh:12)
Dul kadın reyini açıkça beyan etmelidir. Kızın rızası ise sükûtudur. Bu hususla ilgili hadis-i şerife bakalım.
• Ebu Hureyre’den (r.a.):
Resûlullah (s.a.v.), “Dul kadın, kendi emri alınmadan nikahlanmaz. Bakire de izin vermeden nikahlanmaz.” buyurdu. Bunun üzerine, “Yâ Resûlullah! Bâkirenin izin vermesi nasıldır?” dediler. Resûlullah (s.a.v.), “Sükût etmesidir.” buyurdu.
Halk arasında, “Kız evi, naz evi.” denilir; ancak bu naz “âşık usandıracak” kadar olmamalıdır. Kızın velisi, yavrusu için uygun bir eş seçecektir. Elbette bunu yapması lazımdır. Dindar, ahlâklı, şerefli ve kızma denk bir aday çıktığında ve kızma talip olunduğunda da müsbet cevap vermekte gecik- memelidir.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) bu hususta şöyle buyuruyor:
“Dinini ve ahlâkım beğendiğiniz bir kimse sizden bir kadına talip olursa, onu evlendirin. Eğer böyle yapmazsanız yeryüzünde fitne ve yaygın bir bozgunculuk olur.”
(Tirmizî, Nikâh:3)