Kıyamet Koptu Zannettim

By | 18 Eylül 2014

hac-umre-seti

 

Kıyamet günü nedirAnlatıldığına göre, İsa (‘aleyhi’s-selâm) Allah’ın izniyle ölüleri diriltirdi. Bir gün bazı kâfirler ona,

–         Sen yeni ölmüş olanları diriltiyorsun. Belki de o kişi ölmüş değildir. Eski zamanlarda ölmüş birini dirilt de görelim, dediler.

İsa (‘aleyhi’s-selâm) onlara,

–         Dilediğiniz kişiyi seçin, dedi. Onlar da,

–         Bize Nuh’un oğlu Sâm’ı dirilt, dediler.

İsa (‘aleyhi’s-selâm) onun kabrinin başına vardı. İki rek’at namaz kıldı. Allah’a dua etti. Allah Teâlâ da Sâm’ı diriltti. Kalktığında saçı ve sakalı bembeyaz ol­muştu. Oradakiler,

–         Bu halin nedir? Senin zamanında saç ve sakalın ağarması diye bir şey yoktu?! dediler. Sâm onlara şöyle dedi:

–         Kalk! diye emir verilince kıyametin koptuğunu zannettim. Korkudan saç­larım ve sakalım ağardı.

–         Kaç senedir bu kabirdesin? diye sordular.

–         Dört bin senedir buradayım ve hala ölümün acısı dinmiş değil! diye ce­vap verdi.

Anlatıldığına göre, her mümine vefatından sonra dünyaya dönme ve tekrar yaşama teklifi yapılır. Şehidler hariç hiç kimse ölümün verdiği acıdan ötürü dünyaya dönmeyi istemez. Çünkü şehidler ölüm acısı tatmazlar. Onlar tekrar dünyaya dönüp ikinci kez savaşmayı ve ikinci kez ölmeyi isterler.

İbrahim b. Edhem hakkında anlatılan bir hikâye şöyledir: Bir gün ona, ‘Bi­zimle beraber otursan da senden bir şeyler dinlesek’ dediler. İbrahim b. Ed­hem onlara,

–         Ben şimdilik dört şey ile meşgulüm. Eğer onları bitirirsem gelir sizinle sohbet ederim, dedi.

–         Onlar nedir? diye sorduklarında şöyle anlattı:

Birincisi: Mîsak gününü; Allah Teâlâ’nm Âdemoğullarından söz aldığı günü düşünürüm. O zaman Allah (celle celâiüh) şöyle buyurmuştu:

“Bunlar cennetliktir; hiç önemsemiyorum. Bunlar da cehennemliktir; onlan da önemsemiyorum.” Ben ise, bu iki fırkadan hangisine ait olduğumu bil­miyorum.

İkincisi: Düşündüm! Allah Teâlâ bir çocuğun anne rahminde yaratılmasına, ardından da ruhunun üflenmesine hükmettiği zaman görevli melek: “Ey Rab­bim! Cennetliklerden mi yoksa cehennemliklerden mi olacak!” diye sorar. Bu soruya, hakkımda ne şekilde cevap verildiğini bilmiyorum.

Üçünciisü: Ölüm meleği gelip de ruhumu kabzetmek istediği zaman, “Müs­lümanlarla mı yoksa kâfirlerle birlikte haşrolunacak?” diye sorar. Bu soruya da hakkımda ne şekilde cevap verileceğini bilemiyorum.

Dördüncüsü: Her şeyden münezzeh yüce Allah’ın şu ayetini düşündüm: “Ey günahkârlar! Bu gün bir tarafa ayrılın (iyilerin araşma karışma­yın).”

Ben hangi fırkadan olacağımı bilemiyorum.

Allah’ın kendilerine ilim, anlayış verdiği, gaflet uykusundan uyandırdığı, ölümü hatırlamayı kendisine nasip ettiği kimselere müjdeler olsun!

Allah Teâlâ’dan dileğimiz, son nefesimiz hayırla vermemizdir. Son ne­fesimizde dünyadan müjdelerle ayrılmamızdır. Çünkü mümin için sekerat anında Allah tarafından bir müjde vardır. Bu husus ayet-i kerimede şöyle anlatmıştır:

“Rabbimiz Allah’tır, deyip sonra istikamet üzerine yürüyenlerin (ölüm­leri anında) üzerine melekler inerler ve onlara,'(ölümden ve sonrasın­dan) korkmayın, (geride bıraktıklarınız için) üzülmeyin. Size vaad olunan cennetle sevinin’derler.”