Amir b. Sa’d’in babasından demiştir ki: Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem, zehirli kertenkelenin öldürülmesini emretti ve ona Füveysik: fasıkcık adını verdi.
Açıklama:
el-Vezeğa: “Sâmm abraş” da denilen alaca ve zehirli kertenkelelerdir.
Halk onun zararlı böceklerden olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu haşere hakkında Şafiî ilimlerinden Kemalüddin Dümeyrî “Hayatü’l-Hayvan” isimli eserinde şöyle diyor: “Zehirli keler, sağırdır derler. Sağır olmasına sebep İbrahim (a.s) üzerine ateşi üfürüp alevlendirirdi. Bu sebepten sağır ve abraş (alaca) oldu. Zehirli kelerin (kertenkelenin) tabiatı böyledir ki içinde zaferan kokusu olan eve girmez. Yılan ile arasında ülfet vardır. Akrep ile dokuzlan böceğinin arasında ülfet olduğu gibi.”
Ahmed b. Hanbel’in Hz. Aişe’den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle deniliyor. “Hz. Aişe -radıyallâhu anhâ-’nın evinde dayalı bir süngü vardı. Bu kendisine soruldu da şunları söyledi:
“Biz onunla kertenkele öldürürüz. Çünkü Peygamber -sallallâhu aleyhi vesellem- haber verdi ki: İbrahim (a.s.) ateşe atıldığı vakit yeryüzündeki bütün hayvanlar onu söndürmeye çalışmış, yalnız kertenkele buna katılmamıştır. Çünkü o, ateşi üfürmüştür. Bu sebepten Peygamber -sallallâhu aleyhi vesellem- onun öldürülmesini emir buyurmuştur.”
Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, zehirli keler, zehirli ve zararlı olduğu için, Fahr-i Kâinat Efendimiz -sallallâhu aleyhi vesellem- onu yoldan çıkan anlamına gelen “fasık” sıfatıyla sıfatlandırmış, vücud itibariyle küçük olduğu için de-ona “küçük fasık” anlamına gelen “füveysika” ismini vermiş ve bu özelliğinden dolayı da onun öldürülmesini emretmiştir.
Kevkeb isimli eserde açıklandığı üzere bu hayvanın girdiği sulardan insana büyük zararlar gelir. Özellikle bu hayvan tuzu bulduğu zaman içine girip yuvarlanır, onun temas ettiği tuzlarda insanlara alaca hastalığı veren bir madde oluşur. Bu hayvan, tuza erişme imkânı bulmadığı zaman, tuzun bulunduğu odanın çatısında tırmanıp oradan tuzun üzerine pisler.