Kefaretin üç hali vardır:
1. Yemin etmeden önce kefaret ödemek. Bu, hiçbir âlim tarafından caiz görülmemiştir. Yani önce yemin kefareti ödemek, sonra yemin edip daha sonra da yemini bozmak meşru değildir.
2. Yemin edip bozduktan sonra kefareti ödemek. Bu da bütün âlimlerin ittifakı ile caizdir. Yani kişi bir şey için yemin eder, yemininin gereğini yerine getirmemeyi uygun bulur ve yeminini bozar daha sonra da kefaretini öderse, bu kefaret ihtilafsız geçerlidir.
3. Yemin edip yemini bozmadan önce kefareti ödeyip daha sonra yemini bozmak. İşte bu konu ihtilaflıdır. Alimler bu konuda üç ayrı görüşe sahiptirler:
a. Yemini bozmadan önce, ne şekilde olursa olsun köle azadı, fakir doyurma, oruç tutma kefaret ödemek caizdir. Bu kefareti daha sonra gerçekleştirecek olan yemine riayet etmemek için yeterlidir. İbnü’l-Münzir’in ifadesine göre; Rabîa, Evzaî, Mâlik, Leys ve Hanefîlerin dışındaki alimler bu görüştedir. Bunlar, bu hadislere dayanırlar. Çünkü Hz. Peygamber bu hadislerin çoğunda önce kefareti, sonra da yemi-ni bozmayı anmıştır. Hatta, bazılarında, “Kefareti öde, sonra yemini boz” ifadesini kullanmıştır.
b. Kefaret malî bir yolla, yani köle azad etmek, fakir doyurmak veya fakir giydirmek şeklinde ödenecekse, yemini bozmadan önce kefaret ödenebilir. Ama, oruç tutmak suretiyle ödenecekse, yemin bozulmadan kefaret ödenmez.
Bu görüş, Şâfiîlere aittir.
c. Yemin bozulmadan önce kefaret ödenemez. Ödenirse bu yeterli değildir. Ye-min bozulduktan sonra tekrarlanması gerekir.
Bu görüş, Hanefîlere aittir.