Kadınlarla Erkeklerin Folklor Seyretmesi Caiz Midir ?
Meşrû daire içinde kalmak şartıyla folklor ekibini seyretmenin bir mahzurunun olduğunu söylemek mümkün değildir. Yalnız bu esnada ekipte bulunanların erkek olmaları, kılıç kalkan oynayanların başkalarına gösterilmesi haram olan diz ile göbek arasını açmamaları ve şehevî hisleri tahrik edici türküleri söylememeleri gerekmektedir.
Asr-ı Saadette, bugünkü folklore benzer şekilde millî geleneğe dayanan mızrak oyunları ve rakslar vardı. Bunu genellikle Habeşistanlılar oynardı. Buhârî ve Müslim gibi hadis kitaplarında bu hususta Hz. Âişe’den nakledilen bazı rivayetler vardır.
Bir bayram günü Sudanlılar kalkan ve mızrak oyunu oynayıp raks ederken Peygamberimiz (a.s.m.) onları görür, Hz. Âişe’nin bu oyunu seyretmesine izin verir. Hz. Âişe bu durumu şöyle anlatıyor:
“Habeşliler gelerek raks etmeye başlayınca Resulul- lah (a.s.m.) beni çağırdı. Ben de gelerek başımı onun omuzuna dayadım. Habeşlilerin oyununa bakmaya başladım. Nihayet onlara bakmaktan ilk’vazgeçen ben oldum.”
Hatta böyle bir oyunda Peygamberimizin Habeşlilere, “Haydi bakalım Efride oğulları göreyim sizi!’ buyurarak bir teşvikte de bulunmuştu.
Öyle ki, böyle bir ekibi görünce taşlamak süretiyle onlara engel olmak isteyen Hz. Ömer’e (r.a.) peygamberimiz (a.s.m.) “Bırak onları, yâ Ömer!” diyerek teskin etmişti.
Hadislerde, bu ve benzeri oyunların tesettüre riayet etmek şartıyla kadınlarla birlikte seyretmenin ve bu çeşit oyunlara seyirci olarak kadınların da katılmalarının müsamaha ile karşılanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Kadınların kendi aralarında ahlâka aykırı olmamak şartıyla şiir ve şarkı söylemelerinde, defle oynayanları seyretmelerinde bir mahzurun olmadığını Müslim’de geçen aynı babdaki hadislerden öğrenmekteyiz.
Bir bayram günü Ensar kadınlarının def eşliğinde kahramanlık şiirleri söyleyip eğlenmelerini duyan Hz. Ebû Bekir, onlara engel olmak istemişti. Fakat Pey gamberimiz (a.s.m.), “Yâ Ebâ Bekir, her milletin bir
bayramı vardır; bu da bizim bayramımızdır” buyurarak onları kendi hallerinde bırakmalarını tavsiye etti.
Bunun için bu çeşit meselelerde İslâmın kabul edip hoş karşıladığı ruhsat ve cevazları reddetmemeli, insanların meşru dâiredeki eğlencelerine engel olucu bir teşebbüse girilmemelidir. Çünkü müziğin ve her türlü dansın ayyuka çıktığı günümüzde meşru çerçevede kalarak tertip edilen merasimler gençlerin hevesatın müsbete kanalize etmeye vesile olacağından faydalıdır.