İstihare Niçin ve Nasıl Yapılır?

By | 5 Şubat 2015

istihare-nicin-ve-nasil-yapilirİstihare, çıkmazda kalan mü’minler için ruhî ve manevî bir kuvvettir. Bir işte tereddütte kalan bir mü’min iki rekât namaz kılarak Cenâb-ı Hakka yönelir. Teşebbüs edeceği iş veya seçeceği hayat arkadaşı, dini, dünyası ve âhireti için hayırlıysa, gönlünde bu işe karşı bir ferahlık uyandırmasını, vücudunda bu işi yapabilmeye kudret ve kuvvet yaratmasını Cenâb-ı Haktan diler.

Ticaret, evlilik, seyahat ve benzeri bir işe teşebbüs eden kimse, o işin kendisi için hayırlı olup olmayacağı hususunda tereddüde düşerse, şüphesini giderecek, tereddüdünü ortadan kaldıracak hal çareleri aramak ister.
Bu hususta yapılacak ilk iş, yapılması istenen meselenin meşrûluğunun ve helâlliğinin araştırılmasıdır. Dinî ölçülere uyup uymadığının incelenmesidir.

Kişinin kendisi bir sonuca varamadığı takdirde en sağlıklı yol, o meseleyi ehliyetli birisine danışmak, onun fikrini almaktır. Gerekirse meseleyi enine boyuna bütün ayrıntısıyla konuşmak, kısaca istişare yapmaktır. İstişare yapılacak insanın da tecrübeli, bilgili ve sözüne güvenilir olması gerekir.

Bir meseleyi kendi aralarında istişare etmeyi, oturup konuşmayı mü’minlerin vasıflarından sayan Kur’ân-ı Kerim, “Onların işleri aralarında müşavere iledir” buyurmaktadır. Aynı zamanda, istişare ederken ehil kimselerin seçilmesini, fikren ve inanç bakımından yabancı olanlarla istişare yapılmaması hususunda da ikazda bulunmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizden olmayan kimseleri içli dışlı dost edinip sırlarınıza ortak etmeyin. Onlar sizi zarara sokmakta kusur etmezler. Size sıkıntı verecek şeylerden hoşlanırlar. Size düşmanlıkları sözlerinden belli olmuştur; açığa vurmayıp da kalplerinde gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür. Biz size dostunuzu ve düşmanınızı böylece gösterip âyetlerimizi açıkladık—eğer akıl ederseniz.”

Görüldüğü gibi basiret sahibi mü’min, kendi özel meselesini, her önüne gelene açmamalı, rastgelenin fikrini almamalıdır. Çünkü kendisine yardımcı olacak birisini ararken çok kere onunla konuşması neticesinde yanlış karara varmasından dolayı hatâya düşeceğini hesap etmelidir.

İstişareyi kendimize alışkanlık haline getirmeli, en basit meselemizi dahi tecrübeli ve ehliyetli birisine sormadan yapmamalıyız.

Bütün hayat safhalarıyla ümmetine mükemmel bir örnek olan Şer gibi Peygamberimiz (a.s.m.) her meselesini yakınları ve sahabileriyü istişare eder, onların da fikrini alır, öyle karar verir, işe başlardı.

Halbuki kendisi bir peygamber olması hasebiyle vahye mazhard: herkesten zeki, akıllı, derin fikirli, sâlim düşünceli bir insandı. Vahiyle sâbit olmayan hemen hemen bütün meselelerde ashabıyla istişarede bulunurdu. Ümmetini de istişaresiz iş yapmamaları için temhir eder ve istişare edenin hiçbir zaman pişman olmayacağını ifade buyururdu:
“İstihare eden kimse zarar görmez, istişare eden pişmanlık duymaz, iktisada riayet eden maişetçe aile belâsını çok çekmez.”

Dikkat edileceği gibi hadis-i şerif mü’minin sosyal hayatını üç temel esasa riayet etmeye bağlamıştır: İstişare, istihare ve iktisat.

Hadis-i şerifte tavsiye edilen istihare, istişare ettiği halde kalber rahat olmayan ve hissen tatmin olamayan kimselerin başvurabilecek bir sünnettir.

İstihare, lügat mânâsı itibariyle, Allah’tan hayır dilemektir. Yan: yapılacak bir işin iyi mi, kötü mü olduğunu yahut o işi hemen mi yoksa bir müddet sonra mı yapmanın daha iyi netice vereceğini anlamak ve kalbin o meseleye yatışmasını Allah’tan dilemek ve istemektir.

İstihare Peygamberimizin (a.s.m.) bir sünnetidir. Ümmetine tavsiye ettiği bir duâ ve ibadet şeklidir. Peygamberimiz (a.s.m.) istiharenin nasıl yapılacağını, hangi duânın okunacağını bizzat öğretmiştir.

İstiharenin ehemmiyeti hususunda Câbir bin Abdullah şöyle demektedir:
“Resulullah (a.s.m.) bize Kur’ân’dan bir sûre öğretir gibi büyük küçük işlerimizin hepsinde istihareyi öğretti ve şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz bir işe kalben azmettiği zaman, iki rekât namaz kılsın.”
İstihare namazı iki rekâtür. İmam Gazali bu namazın birinci rekâtında Fâtiha’dan sonra “Kul yâ eyyühe’l-kâfirûne”, ikinci rekâtında da “Kul hüvellahu ehad” sûrelerinin okunmasını tavsiye eder.

Namazı kıldıktan sonra Peygamberimizden (a.s.m.) rivayet edilen şu duâ okunur:
“Allah’ım, bu işimin hakkımda hayırlı olacağını yalnız Sen bildiğin için bana doğrusunu göstermeni niyaz ediyorum. Senin sonsuz kudretine iltica ediyor, yardım bekliyorum. Yüce lütfundan ihsan etmeni istiyorum. Muhakkak Senin her şeye gücün yeter; ben ise hiçbir şeye güç yetiremem. Sen her şeyi bilirsin, ben ise hiçbir şey bilmem; Sen bütün gaybları bilirsin.

“Allah’ım, bu iş benim dinim, yaşayışım, işimin âkıbeti, dünyam ve âhiretim hakkında hayırlı ise bunu bana nasip eyle. Sonra bunda benim için feyiz ve bereket vücuda getir. Şayet bu iş benim dinim, yaşayışım, işimin âkıbeti, dünyam ve âhiretim hakkında hayırlı değilse, bunu benden, beni bundan vazgeçir. Bu hususta gönlümde bir meyil bırakma. Benim için hayırlısı ne ise onu kolaylaştır. Sonra da beni takdir buyurduğun bu hayırla hoşnut eyle.”3
Dua okunurken, “bu iş” şeklinde geçen yerlerde yapılması istenen iş zikredilir. Bu şekilde duanın Türkçesi okunabileceği gibi, Arapça aslını okumak daha faziletlidir.

Kişi istihare ettikten sonra kalbi hangi tarafa meylederse onu yapmalı, istihareden önceki peşin hüküm ve kanaatini bırakmalı, kendi temayülüne dayanmalıdır.

İstihareye rağmen bir temayül ve gönül yatışması görülmediği takdirde, istihareyi tekrarlayabilir. Bu sünnettir. Bununla alâkalı olarak Enes bin Mâlik’in (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Ey Enes, bir işi yapmayı niyet ettiğin zaman o iş hakkında yeniden yedi defa istihare et. Sonra kalbinden geçen temayüle, eğilime bak. Çünkü hayır kalbinde doğan mânâdadır.”

İş acele olup da istihareyi tekrarlamak mümkün değilse şöyle duâ edilir: “Allah’ım, hakkımda hayırlı olan ne ise onu nasip et. Beni kendi halime bırakma.”

Asıl itibariyle istiharenin uyku ve rüya ile bir ilgisi olmamakla beraber, Hanefi fıkıh âlimlerinden İbni Abidin, istihare eden kimsenin dileğinin uygun olup olmadığına işaret olarak şöyle bir kayda yer verir:

“Yatmadan önce dua okunur ve abdestli olarak kıbleye yönelerek yatılır. Rüyada beyaz veya yeşil görülürse o işin hayır olduğuna, siyah ve kırmızı görülürse de şer olduğuna işaret eder. Şerli olandan kaçınmak icap eder.”2