İslâmiyetin Hayata Bakışı

By | 6 Nisan 2015

islamiyetin-hayata-bakisiİnsan dünyaya imtihan için gönderilir. İnsanın hayatı bir imtihandan ibarettir. Bu çok önemli husus, Kur’ârîda çok net bir şekilde ifade edilmiştir; “Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O azîzdir, gafurdur (üstün kudret sahibidir, affı ve mağfireti boldur). (Mülk, 67/2) Dünya daimî kalınacak bir yer olmayıp, bir misafirhanedir. İnsan bir müddet burada kalacak sonra ebedî yurduna gidecektir. Dünya âhiretin kazanıldığı yerdir. İnsan burada Allah’ın kendisine lütfettiği maddî-manevî değerlerle imtihan olunmaktadır. Şöyle ki, insanın ömrü bir sermayedir. Vücudu, aklı, sahip olduğu imkânlar hepsi birer sermayedir. Allah, insana lütfettiği bu nimetleri cennet karşılığında kendisine tekrar satılmasını teklif etmektedir; “Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır.” (Tevbe, 9/111) Allah’ın engin şefkat ve merhametini şöyle bir düşünelim. İnsana lütfettiği canını, malını, ömrünü, hayatını tekrar insandan cennet mukabili satın almak istiyor. Zaten veren Allah değil mi? İnsan, hayatını Allah’ın hoşnut olacağı bir şekilde değerlendirirse bu dünyada da ötede de saadeti kazanabilir. Şöyle ki, başta iman, Cenab-ı Allah’ın insana en büyük ihsanıdır. İman, cennetin çekirdeği gibidir. İmanlı ve sürekli Allah ile irtibat halinde olan bir hayat, gerçek huzur ve mutluluk kaynağıdır.

İnsan, Allah’ın emrettiği şekilde ibadet ederek, haramlardan korunarak vücut sermayesini kârlı bir ticarette kullanmış olur. Malının, gelirinin zekât ve sadakasını vererek bu kârlı ticareti yapmış olur. Hâsılı insan, Allah’ın kendisine bahşettiği her nimeti Allah’ın rızasını kazanabilme hedefiyle değerlendirirse kazanır. İnsanı Allah’ın hoşnutluğuna götüren de İslâm’dır.