İslam’da sekiz fiil var ki; mükellef (büluğ, erginlik) çağına gelmiş akıllı her Müslümanın her adımı ve her hareketi bu sekiz fiilden birisine dahildir. Her adımı, her hareketi bu fiillerden birisine girer. Bu sekiz fiili bilmeyen Müslüman karanlıkta yürüyen, ne tarafa gittiğini bilmeyen âmâ (kör) gibidir.
Bu sekiz fiil şunlardır: Farz, Vacip, Sünnet, Müstehab, Mübah, Haram, Mekruh, Müfsid. Her adım atışımız, yeme, içme, uyku, namaz, niyaz yani dünya ve ahiret işlerimizin hepsi bu sekiz prensipten birisine girmektedir. Hepsinin tarifi, alanı, hududu vardır. Bunları hudutları ve alanları dahilinde bilip ona göre hareketlerimizi ayarlamalıyız. Fakat tek tek bunları bilmezsek herşeyi birbirine karıştırırız. Buna şu örneği verebilirim; İstanbul Fatih Camii’nde cenaze olursa teşbih çekilmez ancak Ayet’el Kürsî okunur ve hemen duaya geçilir. Böyle olduğu zaman bazı Müslüman kardeşlerimin Ayet’el Kürsî okunurken acele acele 33 defa Sübhânellâh, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Allâhü Ekber diyerek teşbih çekmektedirler. Böylece teşbih çekme ibadetini yaparak, sevap kazandığını sanıyor. Halbuki günah kazandı, farkında değil. Çünkü Kur’an dinlemek mecburiyetindedir. Çünkü Yüce Allah’ın bu konudaki emri açıktır:
“Kur’an okunduğu zaman O’nu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”
Bu ayetten açıkça anlaşılıyor ki, Kur’an okunduğu zaman orada bulunan Müslümanların Kur’an’ı dinlemesi, susması Allah’ın emridir. Teşbih çekmek ise farz değil sadece müstehaptır. Teşbih çekerse sevap kazanır. Çekmezse hiç günah kazanmaz. Ama okunan Kur’an’ı dinlemezse günah işlemiş olur. Allah’ın emrine karşı gelmiş olur. Sevap kazanacağı yerde günah kazanır.
İşte bu sebepledir ki, bu sekiz prensibi (mükelleflerin fiilleri) her müslümanın bilmesi zorunludur.