İmamın, Cemaate Namaz Kıldırırken Namazı Kısa Tutması

By | 4 Kasım 2014

imamin-cemaate-namaz-kildirirken-namazi-kisa-tutmasiEbu Hureyre (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Sizden birisi (cemaate) namaz kıldırdığı zaman namazı hafif tutsun. Çünkü onların içlerinde hasta olanı, zayıf olanı ve yaşlı olanı var. Yalnız başına namaz kıldığında ise namazını dilediği kadar uzatsın.”
Ebu Mes’ud el-Ensârî (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Bir adam, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’e gelip:
– ‘Ben, filanca kimsenin bize namazı uzun kıldırması sebebiyle Sabah namazına gelemiyorum!’ dedi.
Ben, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)’i öğüt verirken o günkü kızgınlığından daha şiddetli kızgınlığa sahip olduğunu görmedim.
Bunun Üzerine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem):
– ‘Ey cemaat! Gerçekten içinizde (namazdan) nefret ettiren kimseler var. Bundan böyle hanginiz bir cemaate imam olursa namazı hafif kıldırsın! Çünkü arkasında büyük/yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler var!’ buyurdu.”

Osmân b. Ebi’l-Âs es-Sekâfî (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in bana yaptığı son tavsiye şudur: Herhangi bir topluluğa imam olduğun zaman onlara namazı hafif kıldır.”Burada Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e şikayete gelen zatın kim olduğu ve kimden şikayet ettiği bildirilmemiştir. Şikayet edilen ile ilgili bazı isimler ileri sürülmüşse de bu kesin değildir.
Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in özellikle namazı uzun tutan kimseye değil de bütün cemaate hitaben:
“Ey cemaat! Gerçekten içinizde namazdan nefret ettiren kimseler var” buyurması, kızmasına rağmen onun ne kadar nezaketli ve lütuf sahibi birisi olduğuna delildir. Çünkü o, cemaat içerisinde hiç kimseyi utandırmamak için hep bu yolu takip etmiştir.
Bu tür hadisler; imamın, namazın farz, vacip ve sünnetine zarar vermemek koşuluyla hafif kıldırması gerektiğini, yalnız başına kıldığı zaman ise uzatmaya tahammülü bulunan kimsenin kıraat, rüku, secde ve teşehhüd gibi rükünleri istediği kadar uzatmakta serbest olduğunu belirtmektedir.Sahabeden Enes b. Mâlik, Zübeyr b. Avam, Ammâr b. Yâsir, Ebu Hureyre hep namazı hafif kıldırırlarmış. Sa’d b. Ebi Vakkas’ta, namazı mescitte kıldırdığı zaman rüku ve secdeyi hafif tutar, evinde kıldığı zaman ise bu ikisi ve bütün namazı uzun tutarmış.
Ayrıca burada; imamın adeti namazı çok uzun tutmak olduğu bilinirse onun arkasında namaz kılmamanın caiz olduğu, Müslüman bir kimsenin diğer Müslümanların hoşuna gitmeyen bir davranış sergilediğinde onu uygun bir biçimde uyarmanın caiz olduğu, cemaat razı olmadığı zaman namazı uzun kıldıran imamı sözle uyarmanın caiz olduğu hükmü ortaya çıkmaktadır.