İhlâs Sahibi Kime Denir?

By | 18 Ağustos 2014

namaz-kildiran-seccade

 

namazzAbdullah b. Hubeyk el-Antâkî (rahimehullâh) der ki: “Allah Teâlâ kıyamel günü, kulu amellerinin sevabını istediği zaman ona şöyle der:

–         Biz sana amelinin ecrini vermedik mi! Meclislerde senin için yerler açıl­madı mı? Seni baş ve önder yapmadık mı? Alış verişinde sana kolaylıklar ver­medik mi? Ve buna benzer daha birçok nimeti senin önüne sermedik mi?”

Hikmet ehlinden bir zata, “İhlâslı kime denir?”diye sorulmuş. 0 şöyle ce­vap vermiş: “Kötülüklerini gizlediği gibi iyiliklerini de gizleyen kimseye.”

Yine salihlerden birine, “İhlâsın zirve noktası nedir?”diye sorulmuş. Şöyle cevap vermiş: “İnsanların övgüsünden hoşlanmamak ve övgü bek­lememek.”

Zünnûn-ı Mısrî’ye (rahimehullâh) sorarlar: “İnsan kendinin Allah Teâlâ’nın saf ve temiz kullarından biri olduğunu ne zaman anlar?” Zünnûn şöyle ce­vap verir:

“Bu, dört şeyle anlaşılır:

1-       Rahatlıktan sıyrılmakla, yani rahatı terk etmekle.

2-       Yanında bulunandan vermekle; yani yanındaki mal az da olsa sadaka vermekle.

3-       İnsanlar arasında mevki ve makamının düşmesini istemekle.

4-       İnsanlar tarafından övülmenin de kötülenmenin de onun için bir şey değiştirmediği bilmekle.”

Adî b. Hâtem et-Tâî (radıyallâhu ‘anh) Resûlullah’tan (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) ri­vayet eder:

“Kıyamet günü, bir kısım insanların cennete getirilmesi emredilir. Bu kim­seler cennete yaklaşınca onun kokusunu hissetmeye başlar; oradaki sarayları ve cennetlikler için hazırlanan diğer nimetleri görürler. Ardından bir seslenme işitilir: ‘Onları geri götürün; zira onların cennette bir nasibi yoktur!’ Bu insan­lar geri götürülürken hiç kimsenin hissetmediği bir hasret ve pişmanlığı tadar­lar. Sonra rablerine,

–         Ey Rabbimiz! Keşke bizi, salih kulların ve dostların için hazırladığın cen­net nimetlerini göstermeden önce cehenneme atsaydm, derler. Allah(celle celâiüh) onlara şöyle buyurur:

–         Bunun böyle olmasını ben istedim. Sizler tenhada, yalnız başına kalınca büyük günahlar işlediniz. İnsanlarla karşılaşınca da mütevazı tavırlar takın­dınız. Kalplerinizde gizlediklerinizin aksine ameller ederek gösteriş yaptınız. İnsanlardan korktunuz, ancak benden korkmadınız. Siz sadece insanları gö­zünüzde büyüttünüz. Onlardan çekindiniz fakat benden çekinmediniz. İşte bu gün, sizi bol olan sevabımdan mahrum bırakmakla kalmayacak acıklı azabımı da tattıracağım.”13

ibn Abbâs (radıyallâhu ‘anhuma) rivayet ediyor; Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sel­lem) buyurdu ki:

“Allah Teâlâ Adn cennetini yarattığı zaman orada, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın akima gelmeyecek nitelikte ve gü­zellikte nimetler yarattı. Sonra ona,

–         Konuş, dedi. Bunun üzerine cennet üç kere,

–         Muhakkak müminler kurtuluşa ermiştir’ dedi. Ardından,

–         Bencimriye veriyakâra haramım’ dedi.”