Her Canlı Ölümü Tadacaktır

By | 11 Kasım 2014

olum-belirtisi-gosteren-hastaya-ne-yapilir“Her canlı ölümü tadacaktır. Ve kıyamet günü amellerinizin karşılığı size eksiksiz olarak verilecektir. Kim Cehennemden uzaklaştırılıp Cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldanışlara sebep olan geçici bir metadan başka bir şey değildir”

“Yeryüzünde var olan her canlı, yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Yüce Rabbinin zatı baki kalacaktır. ”

Açıklama:

Her canlının ölümü tadacağı her akıl sahibi tarafından bilinen bir gerçektir. Ancak hatırlamaktan ve hatırlatılmaktan rahatsız olanların da var olduğu bir gerçektir. Çünkü ona hazır değildirler, hiçbir zaman hazır olmaya niyetleri de yoktur. Onlar için geriye bir başka şık kalıyor: Onu akıldan çıkartmaya, ölmeyecekmiş gibi yaşamaya çalışmak. Çılgınca, sorumsuzca, iradesizce, hırsla, heva ve heves peşinde koşarak günlere gün eklemek. Böyle bir yaşayış tarzında ölümün, âhiretin, hesabın, ceza veya mükâfatın akla getirilmemesi, hatırlatılmasından da hoşlanılmaması gayet tabiîdir. Ancak hatırlanmasa, hatırlanmak istenmese de vardır, gerçektir, yaratılanlar arasında istisnası da yoktur. Onu ve muhasebeyi aklından silerek yaşayanların, hakikatle karşılaştıklarında uğrayacakları hüsran da çok büyük olacaktır.

Yüz binlerce insanlara hükmedenler, asırlarca rahat hayat sürecek kadar dünyalıkları olanlar, binlerce insana kan kusturan nice zalimler, kalelerde, sırma köşklerde, fıskiye, havuz başlarında yaşayanlar şimdi toprakta… Hiçbiri hayatta kalamadı. Ne her emrine koşan askerleri, ne hırsla sarıldığı iktidar koltuğu, ne de parası fayda vermedi. Nice medeniyetler geride harabeler bırakarak geçti gitti. Şimdi arkada bıraktıkları harabelerde baykuşların sesi duyuluyor, rüzgârlar ve yağmurlar yavaş yavaş geçmişin izlerini siliyor, tozları esen rüzgârlarla havaya savruluyor…

Bunlar gözle görülen, yaşanan, şahid olunan, inkâr edilemeyen gerçekler…

Ancak yine de fanîliği, ölümü hatırlamaya ve hatırlatmaya ihtiyaç vardır. Mü’mince ve ibret almak niyetiyle ölüm yâd edilmelidir. Güzel üslupla, hayra vesile olma niyetiyle hatırlatış mü’min gönüllere fayda verir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta daha vardır. Taziye için gidilen evin atmosferinin zaten ağır olduğu ve bu atmosferi çok daha fazla ağırlaştırmanın doğru olmadığıdır.

Zikredilen âyetler, hadisler, büyüklerin, hikmet ehlinin sözleri ve hatıraları tabiî bir seyr içinde ve yerli yerinde dile getirilmelidir. Sözler ölenlere de, kalanlara da faydalı olmalıdır.

Cenaze evi nutuk çekme, söz uzatma, hüzne sıkıntı katma yeri değildir. Hüznü yaşamanın bile olgun bir yönü vardır. Olgunluk ile hayra vesile olma duygularının iç içe olmasında daima güzellik vardır.

Şimdi de Efendimizin -sallallâhu aleyhi vesellem- hadis-i şeriflerinden bir demet sunuyoruz:

“Mesela Allah Resülü’nün şu duasını zikredilebilirsiniz.

“Ya Rab! Karşılaştığım bu musibet karşısında bana ecir ver ve bana bu musibette kaybettiğimden daha hayırlısını nasip eyle.”

Hadisi Müslim nakleder. Hadis, Sahih-i Müslim’in dışında başka nakleden kaynaklar da vardır.