Hazret-i Adem Cennet Bahçelerinde Ve Eşi Havva’nın Yaratılışı

By | 2 Mart 2015

hazret-i-adem-cennet-bahcelerinde-ve-esi-havvanin-yaratilisiYüce Allah, Hazret-i Âdem’e:

— Gel, şimdi, Cennet’imde ebedi hayata kavuş! dedi.

Âdem, artık, Cennet’te yalnız başına yaşıyordu. Cennet’in ne güzel yiyecekleri vardı. Ağaçlar yemiş doluydu. Suların kıyıları çiçekler açıyordu. Irmaklar Kevser akıtıyordu. Âdem o billur sulardan içiyor, o yiyeceklerden, o yemişlerden yiyordu. Bahçelerde dolaşıp duruyordu. Fakat Allah’ından başka niyaz edecek, kendisi gibi karşı karşıya geçip konuşacak kimsesi, yoldaşı, koldaşı yoktu.

Bu yalnızlığını kim giderecekti? Ancak kendi kendisine konuşuyordu. Yokladığı kendi yüzü, okşadığı kendi saçları, ellediği kendi vücudu idi.
Kendi gibi bir yüz olsaydı karşısında onun da saçlarını okşasaydı, onun da vücudunu sevseydi. Ellerini açtı:

— Ya Rab! Ya Rab! dedi. Alnıma bir nur verdin. Beni sevindirdin. Beni şerefe erdirdin. Ne olur bana acı, beni Cennet’inde yalnız koma!
Yüce Allah Âdem’in bu yakarışını duydu. Ona acıdı. Onu bu yalnızlıktan kurtarmak isteyerek duasını kabul etti:

Ey Âdem! Sana kendi cinsinden bir eş yaratacağım! dedi.

Hz. Âdem bu müjdeye sevindi. Bu sevincinin yankıları içinde derin bir uykuya daldı. Tatlı rüyalar gördü. Sonra Cennet ağaçlarının
dalları arasında gelen bol ışıklarla yavaş yavaş gözlerini açtı. Uyandı. Çevresine bakındı.

Yanında kendisi gibi insan olan bir yaratık vardı. Kendi cinsinden aynı bir yaratık. Yanında oturuyor duruyor, kendisine gülümsüyordu. Şimdiye kadar Cennet’te görmediği bir yaratıktı bu, bir kadındı!

Adem, bu kendisine benzeyen, fakat kendisinden yapımı ayrı olan kadına baktı.
— Sen kimsin? diye sordu. Kimsin sen? Adın ne?..

Kadın yine gülümsedi:

— Ben mi? diye cevap verdi. Ben bir kadınım. Adım nedir ben de bilmiyorum!
Adem, bu tatlı konuşmayla gönlünün bambaşka duygularla dolu olduğunu, içinde gönlünün açıldığını sandı. Çok sevindi.
Âdem, karşısındaki kadını sevinçle süzerek:

— Sen de benim gibi kımıldıyorsun? Sen de benim gibi hayat taşıyorsun. Sen HAVVA’sın! dedi.
Bu anda yetmiş bin Melek gökten yere indi. Belki yedi yüz bin, belki yedi milyon Melekti bunlar. Âdem’in yanına geldiler. Yanında bir kadın görünce:

— Ey Âdem! dediler. Sen ki, çeşitli kuşların, çeşitli hayvanların, çeşitli yer bitkilerinin türlü çiçeklerinin adını bildin. Bunun da adım bize söyle? Kimdir o? Onu da haber ver!
Âdem meleklere doğru döndü:
— Bu bir kadın! dedi. Adı da HAVVA’dır.
Yüce Allah! Âdem’e;
— İşte istediğin eşi sana verdim! diye buyurdu, ikiniz de Cennet’imde birlikte yaşayın. Gezin, dolaşın. Kevser sularından için. Yemişlerinden toplayın, yeyin. Nimetlerim sizindir. Karnınızı doyurun. Hepsinden, ağız tadı bulun!.. Cennet’te senin için aç kalmak, çıplak kalmak yok. Susuzluğa uğramak, güneşin sıcağını çekmek de yok.
Kur’an-ı Kerim bu haberi şöyle buyurmaktadır:
Sij ijiâj S ¿aâj ıSj^ Sij Sıı çjJ ¿m
«Çünkü senin, ey Âdem acıkmaman ve çıplak kalmaman ancak orada (Cennet’te)dir. Ve sen susamayacaksın, güneşte yanmayacaksın.» (Tâhâ sûresi, âyet: 118 – 119)