Şeytanın Âdem’e secde etmemesini Hak Teâlâ şöyle buyurmuştur:
«Sad, şerefli Kur’an’a and olsun ki.» (Sad sûresi, âyet: 1) diye buyurarak şeytan’ı nasıl azarladığını bu sûrenin âyet-i kerimelerinden dinleyelim:
«Allah-ü Teâlâ: — “Ey iblis! Kendi kudret elimle yarattığıma secdeye kapanmaktan seni yasaklayan, alıkoyan nedir? Kibir, büyüklük içinde misin? Yoksa kendini yüce mi sanıyorsun!” diye buyurdu.» (Sad sûresi, âyet: 75)
İblis de Âdem’e secde edememesinin neden ötürü ileri geldiğini şöyle söyleyerek Yüce Allah’a kendisini savundu:
«Şeytan: “Ben ondan (Âdem’den) daha hayırlıyım! Sen beni ateşten, onu ise balçıktan yarattın!” dedi.» (Sad sûresi, âyet: 76)
Melekler ise kendilerinin üstünlüğünü bilmiş, anlamışlardı. Yüce Allah da onlara şöyle hitapta bulundu:
— Yeryüzüne inin ey Meleklerim! Bana oradan uçan çeşitli kuşlardan getirin. Yürüyen çeşitli canlılardan getirin, toprakta biten çeşitli çiçeklerden getirin! dedi.
Melekler uçtular. Dünya yüzünden Yüce Allah’ın istediği uçan çeşitli kuşlardan, yürüyen çeşitli canlılardan, toprakta biten çeşitli renk renk çiçeklerden getirdiler.
Hak Teâlâ:
— Ey Meleklerim! Yarattığım Âdem’in sizden daha bilgili olamayacağına şaşmıştınız. Eğer siz ondan daha bilgili iseniz şu yarattıklarımın adlarını bana birer birer söyleyiniz! diye buyurdu.
Melekler yeniden:
— Ey Yüce Rabbimiz! diye cevap verdiler. Adın dilimizde teşbihtir. Seni över, yüceleriz. Sen ne eksik, ne faydasız iş yaparsın. Sen bize
ne bildirmişsen biz ancak onu biliriz. Senin bildirdiğinden başka bir bilgimiz yoktur bizim. İnanırız ki, her şeyi BİLEN, her yaptığını himetinle yerli yerinde yapan HAKÎM-İ MUTLAK Sen’sin.
Yüce Allah o zaman ilk dünya insanı Adem’e şöyle buyurdu:
— Ey Âdem! Bana getirilen uçan kuşların, yerde gezen çeşitli hayvanların, senin özün olan toprakta biten çiçeklerin adlarını Meleklerime say, göster. Onlara haber ver!
Yüce Allah’ın sevgili insan yaratığı her çeşit kuşun, her çeşit hayvanın, her çeşit bitkinin adlarını birer birer söyledi. O zaman Yüce Allah Meleklerine:
— Görüyorsunuz ya! diye buyurdu. Ben size bütün bu göklerin, bu uçsuz, bucaksızlıkların, bu yerin gizliliklerini bilirim dememiş miydim? İşte Yarattığım Âdem, onları bildi.