Hastanın Yanında Ağlamak

By | 8 Nisan 2015

Hastanın Yanında AğlamakHastanın Yanında Ağlamak

Abdullah ibnu Ömer’den, -Allah ondan ve babasından razı olsun- O şöyle dedi:

Sa’d ibnu Ubade, yakalandığı bir hastalıktan dolayı zayıf düşmüş­tü. Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem, Abdurrahman ibnu Avf, Sa’d ibnu Ebi Vakkas ve Abdullah ibnu Mesud -Allah ondanlardan razı olsun- ile beraber O’nu ziyarete gelmişti. Evine girdiğinde ailesinin O’nun etrafında toplandıklarını gördü ve yoksa Sa’d öldü mü? diye sordu. Oradakiler, hayır ey Allah’ın Rasûlü, dediler. Bunun üzerine Al­lah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem ağlamaya başladı. Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellemin ağladığını görünce orada bulunanlar da ağlamaya başladılar. Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle bu­yurdu:

“İşitmez misiniz? Muhakkak ki Allah, gözün yaşarması ve kalbin hüzünlenmesiyle azab etmez.

-Diline işaret ederek- Ancak bununla azab olunur veya merhamet olunur. Muhakkak ki ölü, ailesinin kendi üzerine (bağıra-çağıra) ağlamasıyla azab olunur.”

Ömer -Allah ondan razı olsun- (bu şekilde cahiliye ağlamasıyla bağıra-çağıra ağlayan kimseleri gördüğünde) onları asası ile döver, onlara küçük taşlar atar ve onlara toprak saçardı.

Vaaz

Hadîs-i şerîf te Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in, Medineü büyük sahâbî Sa’d İbni Ubâde’nın ıstırabının ağırlığını görünce üzülüp ağladığını beraberindekilerin de Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e bakarak ağladıklarını görmekteyiz.

Hadisin rivayetlerinde Sa’d’ın baygın halde olduğu, elem ve ıstı­rabından kendinden geçmiş bulunduğu, ölmüş gibi üzerini örttükle­ri veya yakınlarının ve ziyaretçilerin ona hizmet için etrafını sarmış oldukları anlamlarına gelecek şekilde ifadeler bulunmaktadır. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem de esasen bu halden dolayı “öldü mü?” diye sormuştur.

Sa’d’ın ölmemiş olduğunu öğrenmesine rağmen Efendimiz’in ağ­laması, biraz da Sa’d’ın İslâm için yaptığı hizmetleri hatırlamış olma­sından ileri gelebilir. Oradakiler, Efendimiz’in ağladığını, inci tanesi gözyaşlarının mübârek yüzüne ve sakalına döküldüğünü görünce farketmişlerdir.

Hastanın başucunda böyle sessizce gözyaşı dökmenin, keza ölenin arkasından yine böyle sessizce ağlamanın ve kalben üzülmenin yasak olmadığı hem Efendimiz ve yanındakilerin bu durumlarından hem de hadisin devamındaki sözlü açıklamadan anlaşılmaktadır.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem böyle zamanlarda kalbin hüznüne ve gözlerin yaşarmasına değil, asıl ağızdan çıkacak sözlere dikkat etmek gerektiğini bildirmiştir.

Acıyla söylenecek bazı sözlerin azâb vesilesi, sabır gösterip kade­re rızâ ve teslimiyet anlamı taşıyan sözlerin ise rahmet vesilesi olaca­ğını bildirmiştir. Bu demektir ki, hem ağızdan çıkacak sözlere hem de ses tonuna dikkat etmek gereklidir.

Vaazdan Öğrendiklerimiz:

Ölüye üzülüp sessizce gözyaşı dökmek câizdir.
Hastanın yanında da böyle sessizce ağlanabilir.
Hastaları ziyaret etmek, müslümanın müslüman üzerindeki haklarındandır.
Yasak olan ağlamak değil, bağıra – çağıra ağlamaktır.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, her halükârda tebliğ ve ikaz görevini yerine getirmiş ve böylece mü’minleri ne kadar sevdiğini açıkça göstermiştir.
Sahâbîler Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’i her haliyle izlemeye çalışırlardı. Onunla sevinir, onunla ağlarlardı.